Tüm müzeler ayın ilk Pazar günü ücretsizdir. | All museums are free on first Sunday of the month. |
Emin değilim. | I am not sure. |
üç ayda bir kez | once in three months |
şimdiye kadar | so far |
üç veya dört kez | three or four times |
sınır kontrolleri | border checks |
İlk kez geldiğimde ... | When I came for the first time, ... |
kullanılmış bir bisiklet | a used bike |
yepyeni bir bisiklet | a brand new bike |
Dünya İşçi Kadınlar Günü | International Worker Women's Day |
Bunun dışında, ... | Except for this, ... |
Ne yapacağımızı bilmiyoruz. | We don't know what to do. |
Dört vakfa üyeyim. | I am a member of four foundations. |
İstifa ettim. | I resigned. |
şimdilik | for the time being |
Kahvaltı yapmadım. | I haven't had breakfast |
Türkçeden sorumluyum | I am in charge of Turkish |
birçok konu hakkında konuştuk | we talked about many topics |
depremden etkilenen insanlar | people who got effected by the earthquake |
Alevilik | alevism |
kardeş | sibling |
Onlara teklif ettim. | I offered them |
depremzede | earthquake victims |
bu fikri beğendiler | they liked this idea |
Bu fikrin detayları hakkında konuşmak istiyorum | I want to talk about the details of this idea |
deprem oldu | an earthquake happened |
daha iyi bir iletişim yoludur | it is a better way of communication |
birçok insanla online iletişim kurmak mümkündür | it is possible to communicate with many people online |
onlar benim iş arkadaşlarım olacak | they will be my coworkers |
bir şirket kurmak istiyoruz | we want to build a company |
bu tür organizasyonları özledik | we missed these kinds of organizations |
Şok olmuştum. | I was shocked |
Berlin'e gidiyordu | he was going to Berlin |
herkes bilgiye kolayca ulaşabilir | everybody can easily reach information |
araştırma sırasında | during the research |
sağlığımızı kaybedebiliriz | we can lose our health |
şu anda problemleri olmadığı için buna inanmıyorlar | because they don't have problems now, they don't believe it |
özellikle çocuklar radyasyondan uzak durmalıdır | especially children should stay away from radiation |
çocukken | when I was a kid/child |
Tekrar tekrar okumak istedim | I wanted to read again and again |
lambalar şarap şişelerinden yapılmıştı | the lamps were made of wine bottles |
1 saat sürüyor | it takes 1 hour |
1 saat uzakta | 1 hour far |
Lütfen acele etmeyin. | Please take your time. |
bir İtalyan kantonu | an Italian canton |
Bankta oturuyorlar. | They sit on the bench. |
her zamanki gibi | as usual |
Bugün birçok şey yaptım | I did many things today |
Karanfil çayı içtim | I drank clove tea |
Bugün birçok online toplantı yaptım. | I had many online meetings today |
Saçımı boyadım. (saç boyamak ) | I dyed my hair. ( to dye hair) |
koyu kahverengi gibi | like dark brown |
kayınpeder | father in law |
fotoğraf gönderdiler | they sent photos |
Derneğimizde genel kurul toplantısı yapacağız. | We will have a general assembly meeting in our association. |
Yağmur yağdığında karamsar hissediyorum | When it rains I feel moody |
Sonbaharı daha çok severim | I like autumn more |
Yapacak işlerim vardı. | I had things to do. |
rutin olarak | as a routine |
kahve içerken | while I am drinking coffee |
ayda iki kez | two times a month |
farklı vakıfların başkanları | presidents of different foundations |
ders çalışma saatleri işe yarıyor | studying hours are paying off |
bunu abartıyorlar | they exaggerate this |
aniden gelirler | suddenly they come |
hemen | immediately |
akşamlar bana ölümü hatırlatıyor | evenings remind me of death |
yeni bir haftanın başlangıcı | beginning of a new week |
bu bana iyi geliyor. | this makes me feel good |