bochumdan b2 dersleri
🇹🇷 » 🇩🇪
Learn German From Turkish
Learn German From Turkish
Practice Known Questions
Stay up to date with your due questions
Complete 5 questions to enable practice
Exams
Exam: Test your skills
Test your skills in exam mode
Learn New Questions
Manual Mode [BETA]
Select your own question and answer types
Other available modes
Listening & SpellingSpelling: Type what you hear
SpeakingPractice your speaking ability
Speaking & ListeningPractice pronunciation
TypingTyping only mode
bochumdan b2 dersleri - Leaderboard
bochumdan b2 dersleri - Details
Levels:
Questions:
716 questions
🇹🇷 | 🇩🇪 |
Sıla özlemi | Heimweh |
Göç etmek(ülkeyi terketmek) | Auswandern |
Ülkeye geri dönmek | Einwandern |
Vize başvurusunda bulunmak | Vissum beantragen |
Sertifikaları tercüme ettirmek | Zeugnisse übersetzen lassen |
Memleket hasreti çekiyorum | Ich habe Heimweh |
Her zamanki hayatımdan vazgeçmek | Mein gewohntes Leben aufgeben |
Ben buna Cesaret ediyorum | Ich habe es gewagt |
Cesaret etmek | Wagen |
Bu oldukça heyecan vericiydi | Das war ganz schön aufregend |
Sabırsızlıkla bekliyoruz | Sich freuen auf |
Pes etmedim | Ich habe nicht aufgegeben |
Pişman olmak | Bereuen |
Yeni yaşama uyum sağlamak | Einleben |
Ufkunu genişletmek | Den Horizont erweitern |
Rağmen | Trotz |
Rahat - gevşek | Locker |
O kadar uzakta olmak her zaman kolay değildir | Es ist nicht immer einfach , so weit weg zu sein |
Özlem dolu | Sehnsüchtig |
Eklemeler - tamamlayıcı | Ergänzungen |
Aşık olmak | Sich verlieben in |
Aşina - bilinen | Vertraut |
Olağan - güncel | Alltäglich |
Şehirli | Städtische |
Dağlık | Gebirgig |
Düz | Flach |
Güvenli - emin | Geborgen |
Sıradan | Gewöhnlich |
Ailevi | Familiär |
Taşralı | Provinziel |
Yabancı | Fremd |
Daraltıcı | Einengend |
Modern - çağa uygun | Zeitgemaẞ |
Güvenlik hissi | Die Geborgenheit |
Kökler | Wurzeln |
Koku | Das Geruch |
Bu arada | Mittlerweile |
Etrafımda insanlar varken | Wenn ich Menschen um mich habe |
Başka bir yer | Woanders |
Yeni bir şehre yerleşmek | Sich in einer neuen Stadt einleben |
Farklı bir iklime alışmak | Sich an ein anderes Klima gewöhnen |
Arkadaşlarıyla vedalaşmak | Sich von seinen Freunden verabschieden |
Bir dile hakim olmak | Eine Sprache beherrschen |
Insanlar hakkında sabit bir görüş | Eine Feste Meinung über Menschen |
Önyargı | Das Vorurteil |
Ilişki | Die Beziehung |
Fark | Der Unterschied |
Kayıp insanlar | Das vermissen von Menschen |
Özlem | Die Sehnsucht |
Alkol bağımlılığı | Alkholsucht |
Davranış | Das Verhalten |
Yol - yöntem (metot) | Art und Weise |
Reddetmek - kabul etmek | Ablehnen - annehmen |
(bir ülkeye) sınır olmak | Grenzen an |
Koşullar - durumlar | Die Sachverhalte |
Ifade etmek | Ausdrücken |
Duygu vermek | Gefühl geben |
Aşinalık | Die Vertrautheit |
Teselli etmek | Trösten |
Yüzleşmek , yüz yüze gelmek | Konfrontieren |
İsviçre Konfederasyonu | Die Eidgenossenschaft |
Uykuya dalmak | In den Schlaf |
Ben şu görüşteyim ki | Ich bin der Auffassung , dass |
Büyütmek - genişletmek | Sich vergröẞert |
Tanınmış - kabul edilmiş | Anerkennt |
Göç sayesinde(pozitif manada kullanılıyot) | Dank Migration |
Görebilirsiniz | Man sieht |
Çeşitli - çok sayıda | Zahlreiche |
Eminim ki . ... | Ich bin überzeugt , dass. |
Bunu şaşırtıcı buluyorum , ki | Ich finde erstaunlich , dass |
Fikir birliğim yok | Ich bin da geteilter Meinung |
Karar verme de kritik | Entscheindender |
Bakış açıma göre | Aus meiner Sicht |
Geri dönmek | Züruckkehren |
Çaba sarf etmek | Sich bemühen um |
Bir çaba harcıyorum | Ich bemühe mich |
Zaman farkı | Die Zeitverschiebung |
Yakalamak - tutmak | Erwischen |
Günün doğru saatini yakalamak | Die richtige Tageszeit erwischen |
Günün doğru saatini yakalamak | Die richtige Tageszeit erwischen |
Alışmak(birşeylere) | Sich gewöhnen an |
Iklime ve diğer her şeye alıştım | Ich habe mich an das Klima und alles andere gewöhnt |
Değsin(yapılan bir işin birşeye değmesi) | Sich lohnen |
Sohbet(gevezelik etmek) | Plaudern |
Yakında senden haber alalım | Lass uns bald von dir hören |
Vedalaşırken | Zum Abschied |
Gidiş - Geri Dönüş | Weggehen - züruckkehren |
Çaba sarf etmek - kendini zorlamamak | Sich bemühen - sich nicht anstrengen |
Tanıdık - yabancı | Vertraut - fremd |
Oldukça bitkin | Ziemlich erschöpft |
Birkaç hediyelik eşya | Einpaar Andenken |
İyi dinlenmiş | Gut erholt |
Böylece | Somit |
Ağırlıklı olarak | Überwiegenden |
Öncelik | Primär |
Ayrıca akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyorum | Zudem spreche ich auch flieẞend Englisch |
Eğer teklif edilen buysa, | Wenn das Angeboten wird |