Erdals Deutsch Vocabular
🇹🇷 » 🇩🇪
Learn German From Turkish
Learn German From Turkish
Practice Known Questions
Stay up to date with your due questions
Complete 5 questions to enable practice
Exams
Exam: Test your skills
Test your skills in exam mode
Learn New Questions
Manual Mode [BETA]
Select your own question and answer types
Specific modes
Learn with flashcards
Listening & SpellingSpelling: Type what you hear
multiple choiceMultiple choice mode
SpeakingPractice your speaking ability
Speaking & ListeningPractice pronunciation
TypingTyping only mode
Erdals Deutsch Vocabular - Leaderboard
You may also like
Erdals Deutsch Vocabular - Details
Levels:
Questions:
155 questions
🇹🇷 | 🇩🇪 |
Hello | Hallo |
İsmim Erdal. | Mein Name ist Erdal. |
Urfalı'yım. | Ich komme aus Urfa. |
Mersin'de yaşıyorum. | Ich lebe in Mersin. |
Nasılsın? | Wie geht's dir? |
Nasılsınız? | Wie geht es Ihnen? |
Kaç yaşındasınız? | Wie alt sind Sie? |
Kaç yaşında? | Wie alt ist er? |
18 yaşında. | Er ist 18 Jahre alt. |
Nerden geliyorsun? | Woher kommst du? |
Türkiye'den geliyorum. | Ich komme aus der Türkei. |
Hastayım. | Ich bin krank. |
Yorgunum. | Ich bin müde. |
Üzgünüm. | Ich bin traurig. |
Ben bir erkek çocuğum. | Ich bin ein Junge. |
Benim bir ailem var. | Ich habe eine Familie. |
Kız kardeşim var. | Ich habe eine Schwester. |
10. sınıfa gidiyorum. | Ich gehe in die 10. Klasse. |
Arkadaşlarımı çok seviyorum. | Ich liebe meine Freunde sehr. |
Hava bulutlu. | Es ist wolkig. |
Hava yağmurlu. | Es regnet. |
Hava rüzgarlı. | Es ist windig. |
Hava sıcak. | Das Wetter ist heiß. |
Hava karlı. | Es schneit. |
İyi misin? | Bist du in Ordnung? |
İyi misin? | Geht's dir gut? |
I like to run. | Ich mag zu laufen. |
I like to cook. | Ich mag zu kochen. |
I like to ride a bike. | Ich mag Fahrrad zu fahren. |
I like to help my mother. | Ich mag meiner Mutter zu helfen. |
I like to sleep. | Ich mag zu schlafen. |
I like to feed animals. | Ich mag Tiere zu füttern. |
I like to eat new things. | Ich mag neue Dinge zu essen. |
I like to learn new languages. | Ich mag neue Sprachen zu lernen. |
I like to drink coffee | Ich mag Kaffe zu trinken |
I like to ride a horse. | Ich mag zu reiten. |
I like to run fast. | Ich mag schnell zu laufen. |
I like to take on responsibilities. | Ich mag Verantwortungen überzunehmen. |
Yüzebilirim. | Ich kann schwimmen. |
Hızlı koşabilirim. | Ich kann schnell laufen. |
Sana yardım edebilirim. | Ich kann dir helfen. |
Kedi besleyebilir misin? | Kannst du die Katze füttern? |
Ağaca tırmanabilir misin? | Kannst du auf den Baum klettern? |
Ağaca tırmanabilirim. | Ich kann auf einen Baum klettern. |
Yükseklere çıkabilirim. | Ich kann hoch gehen. |
Çok lezzetli yemekler yapabiliriz. | Wir können sehr leckeres Essen kochen. |
Sana akşam yemeği için gelebilirim. | Ich kann zu dir zum Abendessen kommen. |
Çok çalışabiliriz. | Wir können hart arbeiten. |
Seninle mutlu olabiliriz. | Wir können mit dir zufrieden sein. |
Yeni bir ev satın alabiliriz. | Wir können ein neues Haus kaufen. |
Akşam geç saatlerde gelebiliriz. | Wir können am Abend spät kommen. |
Ata binebiliriz. | Wir können reiten. |
Araba sürebiliriz. | Wir können Auto fahren. |
Kardeşim bisiklet sürebilir. | Mein Bruder kann Fahrrad fahren. |
Evde yalnız kalabilirim. | Ich kann alleine zu Hause bleiben. |
Seninle yolculuk yapabiliriz. | Wir können mit dir eine Reise machen. |
Sorularına cevap veremem. | Ich kann deine Fragen nicht beantworten. |
Dedeme yardım edemem. | Ich kann meinem Großvater nicht helfen. |
Bugün yemek yapamam. | Ich kann heute nicht kochen. |
Sana kitabımı ödünç veremem. | Ich kann dir mein Buch nicht leihen. |
Akşam dışarı çıkamam. | Ich kann abends nicht ausgehen. |
Bu gazeteyi okuyamam. | Ich kann diese Zeitung nicht lesen. |
Bu şehirde yaşayamam. | Ich kann in dieser Stadt nicht leben. |
Komşularla dedikodu yapamam. | Ich kann mit den Nachbarn nicht klatschen. |
Çok fazla alışveriş yapamam. | Ich kann nicht zu viel einkaufen. |
Bize gelemezsin. | Du kannst nicht zu uns kommen. |
Çocuklara dondurma için izin veremem. | Ich kann den Kindern keine Erlaubnis für Eiscreme geben. |
Bilgisayarda oyun oynayamazsın. | Du kannst keine Spiele auf dem Computer spielen. |
İnsanları seviyorum. | Ich mag die Leute. |
Kuşları severim. | Ich mag Vögel. |
Kardeşimi severim. | Ich mag meinen Bruder. |
Yemek yapmayı seviyorum. | Ich mag kochen. |
Hızlı koşmayı severim. | Ich mag schnell laufen. |
Ödev yapmayı sevmiyorum | Ich mag es nicht, Hausaufgaben zu machen |
Meyveyi severim. | Ich mag Obst. |
Köpeğimi severim. | Ich mag meinen Hund. |
Akrabalarımı sevmem. | Ich mag meine Verwandten nicht. |
Kuzenimi severim. | Ich mag meinen Cousin. |
Uyumayı seviyorum. | Ich mag schlafen. |
Pizzayı severim. | Ich mag Pizza. |
Hayvanları severim. | Ich mag Tiere. |
Oyuncaklarımı seviyorum. | Ich mag meine Spielzeuge. |
Odamı seviyorum. | Ich mag mein Zimmer. |
Kurallara uymak zorundayım. | Ich muss mich an die Regeln halten. |
Sabahları erken kalkmak zorundayım. | Ich muss morgens früh aufstehen. |
İlaç içmek zorundayım. | Ich muss Medikamente nehmen. |
Dedeme yardım etmek zorundayız. | Wir müssen meinem Großvater helfen. |
Alışveriş yapmak zorundayız. | Wir müssen einkaufen. |
Ödevlerimizi bitirmek zorundayız. | Wir müssen unsere Hausaufgaben machen. |
Yeni bir bilgisayar almak zorunda. | Er muss einen neuen Computer kaufen. |
Arabamı tamir ettirmek zorundayım. | Ich muss mein Auto reparieren lassen. |
Gözlüğümü temizlemek zorundayım. | Ich muss meine Brille putzen. |
O buraya gelmek zorunda. | Er muss hierher kommen. |
Çocuklara bakmak zorunda. | Sie muss sich um die Kinder kümmern. |
Yeni bir dil öğrenmek zorundayız. | Wir müssen eine neue Sprache lernen. |
Hayvanları beslemek zorundayız. | Wir müssen die Tiere füttern. |
Eve gitmek zorundayız. | Wir müssen nach Hause gehen. |
Okula gitmek zorundayız. | Wir müssen in die Schule gehen. |
Hastaneye gitmek zorundalar. | Sie müssen ins Krankenhaus. |
Öğretmenimi dinlemek zorundayım. | Ich muss auf meinen Lehrer hören. |