vocab
🇹🇷 » 🇬🇧
Learn English From Turkish
Learn English From Turkish
Practice Known Questions
Stay up to date with your due questions
Complete 5 questions to enable practice
Exams
Exam: Test your skills
Test your skills in exam mode
Learn New Questions
Manual Mode [BETA]
Select your own question and answer types
Specific modes
Learn with flashcards
Listening & SpellingSpelling: Type what you hear
multiple choiceMultiple choice mode
SpeakingPractice your speaking ability
Speaking & ListeningPractice pronunciation
TypingTyping only mode
vocab - Leaderboard
vocab - Details
Levels:
Questions:
101 questions
🇹🇷 | 🇬🇧 |
Tehlikeye atmak | Jeopardize |
Bir şeye maruz kalmak | Exposure to something |
Bir şeyin savunucusu olmak | Proponant of something |
Bir şeye karşı çıkan olmak | Opponent of something |
Taşmak | Pour |
Hızlandırmak | Quicken |
Yayılım | Dissemination |
Müdahale | Intervention |
Taklit etmek | Imitate |
Yaymak | Diffuse |
Kapsamak | Occupy |
Sevgi/şefkat | Affection |
Çoğunluk | Majority |
Azınlık | Minority |
Hijyenik | Sanitary |
Okuryazarlık | Literacy |
Arzu | Aspiration |
Yenilik | Innovation |
Okur yazar | Literate |
Düzgün | Decent |
Medeni | Civilized |
Felaket | Calamity |
Kolay | Straightforward |
Kanun yapmak | Legistlate |
Önlem | Precaution |
Yaygın | Pervasive |
Yürürlüğe sokmak | Enact |
Engel | Burden |
Bozmak | Disrupt |
Zorunlu | Compulsory |
Gelir | Revenue |
Araç | Medium |
Basit | Trivial |
Ikamet etmek | Dwell in |
Uygun / yerinde | Appropriate |
Tehlikeye atmak | Jeopardize |
Gereksiz / boş / beyhude | Futile |
Tahmin / tahmin etmek | Forecast |
Bir şeyin önemini kavramak | Grasp the importance of something |
Şuna inanıyorum | I take the view that |
Genel düşünce / genel fikir | Rough idea |
Yaygın inanış düşünce (w..) | Widespread belief |
Farklı fikirler | Divided opinions |
Şiddetli rekabet | Fierce competition |
Fiyatlardaki artış | Hike in prices |
Bir şeyin kötü olduğu hakkında bilgi sahibi olunmasına rağmen | Against someone's better judgement |
Kötü karar / hatalı karar | An error of judgement |
Koridor tarafındaki koltuk | Aisle seat |
Şüphesiz olarak / şüphesiz | Undoubtedly |
Sert/katı kural | Rigid rule |
Başarmak/başarılı olmak | Prosper |
Gezi/gezinti | Excursion |
Rıza | Consent |
Teşvik etmek/kamçılamak | Stimulate |
No matter | Regardless of |
Yoksunluk semptomları | Withdrawal symptoms |
Karga | Crow |
Çimlenme | Germination |
Kapsamlı/detaylı | Thorough |
Yaygın (u..) | Ubiquitous |
Önermek, teklif etmek | Propose (rule,tax,reform) |
Yetiştirmek/geliştirmek | Cultivate |
Değerlendirmek | Evaluate |
Uyarı/ikaz | Caveat |
Native,original, aboriginal | Indigenous (language,plant,knowledge) |
Harcama | Expenditure |
Kuyruklu yıldız | Comet |
Taşmak/aşmak | Overrun |
Soyu tükenmiş | Extinct |
Kesin | Precise |
Gösteri/yürüyüş | Parade |
Kutuplaştırmak | Polarize |
Ayrım yapmak | Segregate |
Önyargı | Bias |
Üstün | Superior |
Gerektirmek | Entail |
Yer kaplamak | Hold a place |
Tel | Wire |
Direk | Post |
Sulama | Irrigation |
Borçlu olmak | Owe |
Tüketmek/bitirmek | Deplete |
Aşırı | Excessive |
Kötü biçimde | Adversely |
Zararlı | Detrimental |
Tehlikeli | Hazardous |
Vazgeçilmez | Indispensable |
Kirletmek | Contaminate |
Arayış | Quest |
Kökünü kurutmak/yok etmek | Eradicate |
Yenilebilir | Edible |
Sıkışmış hissetmek | Feeling stuck |
Yakından ilişkili | Close knitted |
Kazançlı | Lucrative |
Temeli olan her şeyini bilmek | Knots and bolts |
Ağlamaya başlamak | Burst into tear |
Kahkahalara boğulmak | Burst into laughter |
Öfkeye kapılmak | Burst into anger |