SEARCH
🇬🇧
MEM
O
RY
.COM
4.37.48
Guest
Log In
Homepage
0
0
0
0
0
Create Course
Courses
Last Played
Dashboard
Notifications
Classrooms
Folders
Exams
Custom Exams
Help
Leaderboard
Shop
Awards
Forum
Friends
Subjects
Dark mode
User ID: 999999
Version: 4.37.48
www.memory.com
You are in browse mode. You must login to use
MEM
O
RY
Log in to start
Index
»
Academy-T1 - Academic Vocabulary
»
Chapter 1
»
2nd Level
level: 2nd Level
Questions and Answers List
level questions: 2nd Level
Question
Answer
birden bire görünmek
to turn up
sözlüğe bakmak
to look up a dictionary
araçla uzaklaşıp gitmek
to drive away
bir şeyleri tükenmek
to run out of sth
otobüs, otomobil vs. bozulmak
to break down
yoldan alıp geçmek
I "pick up" my colleague every day.
bir şey yapmak için fazlasıyla (adj) olmak
to be too + adj + to do sth
bir şey yapmak için yeterince (adj) olmak
to be + adj+ enough to do sth
mukayese, kadar + adj
as + adj + as ....
bir alan üzerine araştırma yapmak
to make a research on sth
bir şeye katkıda bulunmak
to contribute to sth
görünmek
to appear
ortadan kaybolmak
to disappear
birincil
primary
değiştirmek, yenisini koymak
to replace
"değiştirmek"
to "shift" gears
nesli tükenme
extinction
ağaç kesicisi
illegal "logger"
ova, denize yakın
lowland
yaylalar
highlands
doğurmak
to breed
karşı koymak
to "counter" strikes
varoluş
existence
yeniden üretmek
to reproduce
bağımlılık
dependence
büyük, toplu
massive
kitle, toplu
"mass" media
teşvik etmek
to encourage
vasıtasıyla
whereby
uzun süre sonra
long after
empoze etmek, dayatmak
to impose
tabi olmak
to be subject to
bir şey için sorumluluğu olması
to have responsibility for sth
içinden doğru
through
oluşturmak
to account for
bağımlılık
dependence on
imal edilmemiş
inmanufactured
nedeniyle
on account of
"herhangi bir diğer"
"any other" town
finanse etmek
to fund
anlamına gelmek, söylemeyi kast etmek
to mean sth
toparlamak
"tidy up" a room
bir şeyi kafaya takmak, rahatsız olmak
to bother to do sth
yine de
we "still" went for a walk despite the rain.
amacıyla
in order to
çocuk bakıcısı
babysitter
ki böylelikle
so that
trafik sıkışıklığı
traffic jam
durumunda, olur diye
in case
"makul" kira
"reasonable" rent
parti vermek
to throw a party
bir toplantıyı "ertelemek"
to "postpone" a meeting
takdir etmek
to appreciate
eleme
elimination
ihlal
"violation" of a law
meşrulaştırma
justification
terk etme
abandonment
öldürücü
lethal/deadly
"personel"
health "staff"
şeyler
stuff
söz konusu hastalık
the disease in question
savunmasız
to be vulnerable to sth
başlıklı
entitled
dar
"narrow" road
kesinlikle, katı bir şekilde
"strictly" forbidden
geleneksel
conventional
doğru
accurate
ilk, öncül
initial
gözardı etmek
"to ignore" differences
önyargı
bias
tahmin etmek
"to predict"
kıtlık
scarcity
temel besin maddesi
staple
üzerinden, aracılığıyla, yoluyla
via
bahşetmek
to endow sth with sth
kökünden halletmek, ortadan kaldırmak
to "eradicate" a problem
düşünülemez
inconceivable
inandırıcı bir şekilde, ikna edici bir şekilde
convincingly
özellikle
particularly
sıkı, sert
strict
kısıtlamak
to restrict
teklif etmek (öneri)
to propose (proposal)
tamamlamak
to complete
ile rekabet etmek
to compete with
tahmin etmek (tahmin)
to estimate (estimation)
müzakere etmek
to negotiate with sb over sth
olumsuzlamak
to negate
sigarayı "bırakmak"
"to give up" smoking
ayak uydurmak
to keep up with
birinin bakımını üstlenmek
to look after sb
biriktirmek, ötelemek
to put aside
başa çıkmak, ilgilenmek
to deal with
kurtulmak, toplu taşıma araçlarından inmek
to get off
inanılmaz şekilde
incredibly
değişen şartlara adapte olarak gelişmek
to thrive
baş etmek
to cope with
güvenmek, dayanmak
to rely on
birisine açılmak
to open up to sb
her durumda, her halükarda
in every case
varoluş mücadelesi
struggle for existence