level: 17 February
Questions and Answers List
level questions: 17 February
Question | Answer |
---|---|
değerli | valuable |
paha biçilmez | invaluable |
değersiz | unvaluable |
göçmen | immigrant |
e-posta yoluyla, aracılığıyla | via email |
yorum yapmak | to comment |
ortak bir şeye sahip olmak | to have something in common |
iletişimde kalmak | to keep in touch |
yükselmek | to rise |
bir şeyle ilgilenmek | to be interested in something |
korkmuş | frightened |
hizmetçi | servant |
cesur | brave |
sis | fog |
marka | brand |
üslü sayılar | exponential numbers |
girişimci | entrepreneur |
dönem | semester |
uluslararası ilişkiler | international relations |
ilgi alanı | area of interest |
açıklama | clarification |
açık öğretim fakültesi | distance education faculty |
herşey gönlünce olsun | all the best |
tanrı seni korusun! | May God protect you! |
tanrı seni kutsasın! | May God bless you! |
namaz kılmak | to perform prayer |
abdest almak | to perform ablution |
sınır (psikolojik) | boundary |
sabit | fixed |
söz verildiği gibi | as promised |
Bu iş çok ileri gitti. | this has gone too far |
birini birine götürmek | to take somebody to somewhere |
bir şeyi anlama/bulmak - öğrenmek | to figure out something |
Nefes nefese kaldım! | I'm out of breath! |
suyumuz bitti | We've run out of water. |
kaçmak | to run away |
kaçak tren | runaway train |
damarlar | veins |
aşı olmak | to be vaccinated // to get vaccinated |
güvenmek / güvenmek | count upon / rely on |
nazik nehir | kind river |
asil arayış/sefer | noble quest |
başarmak - başarmak | to achieve - to accomplish |
ana damar - atar damar | artery |
ne için = neden | what for = why |
elmaları toplamak | to pick up apples |
atık ürün | a waste product |
haplarımız sayesinde | thanks to our pills |
birine bir şeyi hatırlatmak | to remind somebody of something |
ikiye bölünmek | to be divided into two |
Muhalif | dissident |
Galler - Galce | Wales - Welsh |
Baş kahraman | protagonist |
sahneler | scenes |
özet | summary |
Gurur ve önyargı / Aşk ve Gurur | Pride and Prejudice |
ayrılmak | to get separated |
filmin geri kalanı | the rest of the movie |
biraz karmaşık | a bit complicated |
başka bir adamla nişanlanmak | to be engaged to another man |
çok hüzünlü | soppy |
Çok “yeni” bir film (son zamanlarda) | a very "recent" film |
romantik olmanın yanı sıra | besides being romantic |
bir şeyler yapma eğiliminde olmak | to tend to do something |
Her şey para ile ilgili. (Tüm mesele para) | It is all about money. |
sonuç | conclusion |
tamamen | completely |
kasıntı adam | stuck up man |
züppe | snobbish - snob |
farkına varmak | to realise |
hiç de, | at all |
tavsiye etmek | to recommend |
Bir kitap yayınlamak | to publish a book |