harcama | expenditure |
pahalı | expensive |
bir şeyi genişletmek | to expand something |
çeşitli türler | diverse species |
ekonomik “boyut” | economic "dimension" |
çeşitlilik | diversity |
ek, ilaveten | additional, additionally |
"düşmanca" - misafirperver | "hostile" - hospitable |
ilgili - alakasız | relevant - irrelevant |
yanıltıcı veriler | misleading data |
zarar vermek | to incure damage |
artırmak - "azaltmak" | to increase - to "reduce" |
tercihen | favourably |
ayrı - ayrı bir şekilde | separate - separately |
dikkatli - dikkatli bir şekilde | caution - cautiously |
İyi sağlık + temizlik koşulları | sanitary conditions |
bulaşıcı hastalık | contagious disease |
tehlikeli derecede kirlenmiş alan | dangerously contaminated area |
bir filmden bir “sahne” | a "scene" from a movie |
büyüleyici bir "manzara" | a mesmerising "scenery" |
yüzleşmek | to confront |
izin vermek - harçlık/para | to allow - allowance |
aşmak | to surpass |
başlatmak - inisiyatif | to initiate - initiative |
eski anıları geri getirmek | to bring back old memories |
bir şeye adapte olmak, alışmak | to take up |
bir şeyi anlamak | to make something out |
bir görevi yerine getirmek | to perform a duty |
istihdam etmek - işveren - çalışan | to employ - employer - employee |
görev vermek | to place a duty |
özendirici | incentive |
birini bir şeyler yapmaya teşvik etmek | to encourage somebody to do something |
pazardaki istikrarsızlık | instability in the market |
kuralların ihlali | violation of rules |
sokaklarda şiddet | violence in streets |
Hukukun üstünlüğü | rule of law |
güvenlik önlemleri | safety precautions |
düşük / yüksek öncelik | lower/higher priority |
işçilerin uygunsuz tutumları | inappropriate attitudes of workers |
bir şeyin kapsamına girmek | to come under the scope of something |
ırk bilimi - etnik bilim | antropology |
bilgi felsefesi/bilgiye dayalı gözlem | epistemology |
pazarlama mühendisi | marketing engineer |
üstün oyuncu | superior player |
aşağılık duyguları | feelings of inferiority |
üstünlük-aşağılık | superiority-inferiority |
manipüle etmek, elle ayarlamak | to manipulate |
bir şey yapmaya istekli olmak | to be willing to do something |
bir şeyi arzulamak - arzu | to desire something - desire |
sahip olmak - yoksun olmak | to own - to lack |
tercih etmek - seçenek | to opt for - option |
sonucuna varmak - sonuç | to conclude - conclusion |
işaret etmek | to signal |
fiziksel olarak daha büyük paketler | physically larger packages |
tüketmek - tüketim | to consume - consumption |
psikolojik olarak | psychologically |
birini bir şeye sokmak (başını belaya sokmak vs.) | to put somebody at something |
muazzam borç | enormous debt |
belirli ürünler | certain products |
belirli, bazı ürünler | particular products |
makul | reasonable |
tereddüt etmek, tereddüt | to hesistate, hesitation |
çelişki, uyuşmazlık | contradiction |
bir şeyle ilişkilendirilmek | to be associated with something |
Bir şeyi bir şey olarak düşünmek | to consider something to be something |
farkında - habersiz | aware - unaware |
abartılı, müsrif | exrtravagant |
genişletmek - genişletme | to expand - expansion |
nesli tükenme | extinction |
bir şeyi onaylamak | to approve something |
desteklemek - bir şeyler lehine | to favour - in favour of someting |
taraflı, kısmi | partial |
emtia piyasası | commodity market |
beklemek, ummak - beklenti | to expect - expection |
tek tip tarımlaştırma, bitki tarımına açma | plantation |
ağaç kesme operasyonları | Logging operations |
Balta girmemiş orman | virgin forest |
duman bulutu | haze of smoke |
sürüklenmek, kaydırmak | to drift |
uygun, müsait | convenient |
bir şey yapması beklenmek | to be supposed to do something |