geçinmek | to make a living |
cezası onaylandı. | his punishment was approved. |
Yargıtay | the Supreme Court of Appeal |
Kamu savcısı | Public Prosecutor |
aboneler | subscribers |
izlenme sayısı | number of views |
Ne kadar çok öğrenirsen, o kadar kolay olur. | The more you learn, the easier it will be. |
iltihaplanmak | to get inflamed |
bir hastaya bakmak | to look after a patient |
Eşimi aşıladım. | I vaccinated my wife. |
Bağırsakları dışarıdaydı. | Her intestines were out. |
bir şeyin güneşli tarafı | sunny side of something |
Onu her gün iki kez ararım. | I call him everyday twice. |
Belki yarın aramızda olmayacaklar. | Maybe, they will not be among us tomorrow. |
iki veya üç kez | two or three times |
yurtdışına giderseniz, onları sık sık arayabilirsiniz. | If you go abroad, you can call them frequently. |
mektup göndermek | to send a letter |
"Mektup göndermesini" istiyorum. | I want him "to send a letter." |
Babamın "aramasını" bekliyorum. | I expect my father "to call". |
gelecek tahmini zordur. | Future prediction is difficult. |
hayallerin sınırı yoktur. | There is not limit for dreams. |
cinler | jinns |
haber (her zaman tekil) | news (always singular) |
tanımlanamayan uçan nesne | Unidentified Flying Object |
Evren çok büyük. | the Universe is immense. |
Muhammed (sav) alemlere gönderildi. | Muhammad (pbuh) was sent to worlds. |
Herkes sesten korktu. | Everybody was afraid of the sound. |
Onlar en büyük savaşçılardı. | They were the biggest warriors. |
Elçimiz çok uzaklardan geldi. | Our messenger came from far away. |
ne zaman okursam ... | Whenever I read ... |
Üç ve dört gün boyunca kelime çalıştım. | I studied vocabulary for three and four days. |
Ne kadar çok öğrenirsen, o kadar kolay olur. | The more you learn, the easier it will be. |
82 kilometre bisiklet sürdü. | He rode bike for 82 kilometers. |
baldır kaslarınız (kesin) çok güçlüdür. | Your calf muscles must be very strong. |
sosyal sermaye | social capital |
eğlence etkinlikleri | pasttime activities |
birçok nedenden dolayı | because of many reasons |
kişisel gelişim teknikleri | self-help techniques |
Kan dökülmüş ve kıtlık vardı. | There were bloodshed and famine. |