level: 18th August
Questions and Answers List
level questions: 18th August
Question | Answer |
---|---|
perili bir ev | a haunted house |
memleket | hometown |
kalıcı | permanent |
göçmen | immigrants |
neden | reason |
artıları ve eksileri | pros and cons |
tariflere bakmak | to look up recipes |
sürekli | constantly |
Şimdilik fena değil, şu ana kadar gayet iyi | so far so good |
başka ne | what else |
bir şey yapmaya devam etmek | to keep doing someting |
baharatlar | seasonings |
günah işlemek | to commit sin |
itiraf etmek | to confess |
bir telefon görüşmesini reddetmek | to decline a phone call |
yakında | nearby |
sel | flood |
Başım ağrıyor. | My head hurts. |
ağrı kesici | painkiller |
ilaç | medicine |
birleştirmek | to combine |
alev almak | take a flame |
tahliye planı | evacuation plan |
yükü almak | to take the burden |
bir şeyden sorumlu olmak | to be in charge of something |
tedarik | procurement |
bizim adımıza | on behalf of us |
birini aldatmak | to cheat on someone |
kariyer merdivenleri tırmanmak | to climb the career ladders |
patronluk taslayan bir teknik direktör | a bossy football manager |
bunamak | to have dementia |
enlem | latitude |
boylam | longitude |
eğim-açı | tilt-angle |
azimut açısı | azimuth angle |
mesleki dil | professional language |
bir cihaz yüklemek | to install a device |
greyder | grader |
ışık şiddeti | light intensity |
güneşlenme süresi | sunbathing time |
bukalemun | chameleon |
suçluluk duygusu | a sense of guilt |
misketlerle oynamak | to play with the marbles |
cep harçlığı | pocket money |
kayınpeder | father in law |
birini cezalandırmak | to ground someone |
birini terfi ettirmek | to promote someone |
terfi ettirilmek | to be promoted |
Kendime engel olamıyorum. | I can't help myself |
uzun vadeli | long term |
Enerji fuarı | Energy fair |
sunum yapmak | to deliver a presentation |
sahnede | on the stage |
özgüven | self-confidence |
kariyer basamaklarını tırmanmak | to climb career ladders |
top sektirmek | bounce the ball |
yetenekli | talented |
yetenek | ability |
Sıkı çalışma karşılığını verir. | Hard work pays off. |
indirim yapmak | to make a discount |
evlilik teklifi | marriage proposal |
diz çökmek | to kneel down |
Benimle evlenir miydin? | Would you marry me! |
üniversitede ders vermek | to lecture at the university |
sorun çıkarmak | to cause trouble |
başın belada | you are in trouble |
nazar boncuğu | evil eye bead |
(oğlan) Yeğen | nephew |
önemsemek | care about |
milliyetçi | nationalist |
Bunu yutmuyorum. - Buna inamıyorum. | I am not buying it. |
yutmak | to swallow |