Bunu hak etmelisin. | You should deserve it. |
Keşfedilmemiş yerleri keşfetmeyi seviyorum. | I like exploring undiscovered places. |
Babamdan her zaman izin alırım. | I always get permission from my father. |
Bu duruma çoktan alıştım. | I have already got accustomed to this situation. |
Arkadaşlarınla takılır mısın? | Do you hang up with your friends? |
Stajım sırasında İzmir'de yaşarken Kuşadası'na gittim. | When I lived in İzmir during my internship, I went to Kuşadası. |
Yeğenime bakarken sık sık dışarı çıkmazdım. | While I was looking after my niece, I didn't use to go out often. |
Sık sık dışarı çıkmazdım. | I didn't use to go out often. |
Projeleri kontrol etmek için belediyeye giderdim. | I used to go to the City Hall to control the projects. |
Eskiden yalnız çalışırdım. | I used to work alone. |
sirkler hayvanlar için kötüdür | circuses are bad for animals |
Web sitesinden bir müşteri seçerim. | I choose a customer from the website. |
Bunu takdir ediyorum. | I appreciate this. |
Kardeşimin adı Ömer Faruk. | My brother's name is Ömer Faruk. |
Üniversitede inşaat teknolojileri okuyor. | He studies construction technologies at university. |
Her gün işe minibüsle gidip geliyorum. | I commute to work every day by minibuses. |
Benim uzmanlığım mimarlık. | My expertise is architecture. |
Eskiden sanat tarihi hakkında çok şey bilirdim ama bugünlerde unutuyorum. | I used to know a lot about art history in the past, but I am forgetting nowadays. |
Tarihi yerleri gezmeyi seviyorum. | I like visiting historical places. |
İlhamımı tarihi yerlerden alıyorum. | I get my inspiration from historical places. |
Bugünlerde hiçbir şey tasarlamıyorum. | Nowadays, I'm not designing anything. |
Geleneksel Türk mimarisini seviyorum. | I like traditional Turkish architecture. |
Bununla ilgili ne düşünüyorsun? | how do you think about it? |
Aynı mimari tasarıma sahibiz. | We have the same architectural design. |
Her zaman yeni şeyler inşa etmeye devam ediyoruz. | We always keep building new things. |
Mimar Sinan üretken bir mimardı. | Mimar Sinan was a prolific architect. |
Cami restorasyonda. | The mosque is under restoration. |
alışmak | to get used to |
meraklı | curious |
akrabalarla buluşacağız | we are gonna meet relatives |
Bugün başka ne yapacaksınız | what else will you do today |
yeni başladım | I just started |
bana takılarını gösterdi | she showed me her jewelry |
aldığın bir hediyeyi tarif et | describe a gift you have received |
İstesen de istemesen de | whether you want it or not |
Yüzmeyi bilmiyorum. | I don't know how to swim |
kumar | gambling |
borç para | to borrow money |
benjamin çöp topluyor | benjamin is collecting trash |
Papatya toplamayı seviyorum. | I like picking daisies |
yarasalar kördür | bats are blind |
Hayvanların hakları var mı? | Do animals have rights? |
istedikleri gibi davranamazlar | they cant treat however they want |
hayvanlar doğal ortamlarında yaşamalı | animals should live in their natural habitat |
sirkler hayvanlar için kötüdür | circuses are bad for animals |
Baharat sektöründe çalışıyor. | He works in seasonings sector. |
Dikkatli olmamı istedi. | He wanted me to be careful. |
Yeğenimin oyun bahçesinde oynamasını istedim. | I wanted my niece to play in the playground. |
Herkesin mutlu olmasını istedim. | I wanted everyone to be happy. |
Yöneticim her zaman işe zamanında gelmemi söyler. | My manager always says me to come to work on time. |
Beni havaalanından almasını söyleyeceğim. | I will tell him to pick up me from the airport. |
Şirkete gelmelerini sağladın. - gelmeye ikna ettin | You got them to come to the company. |
olsa bile... | even if ... |
sevdiğim insanlarla konuşmak | speaking with people I love |
istediğim bir şey yapılmadığında | when something I want is not done |
Şükür etmek | To be thankful |
Sabırlıyım | I am patient |
bir süre sonra, zaman kaybı | after some time, it is a waste of time |
insanlar dağınık olamazdı | people couldn't be messy. |
Dışarıda mıydın? | Were you outside? |
Onunla bir ay önce tanıştım. | I met him one month ago. |
Bunu babamla henüz konuşmadık. | We haven't talked about this with my father yet. |
mağdur olsalar bile... | even if they are victims ... |
Karamsar olmamalıyız. | We shouldn't be pessimistic. |
Doğru kişi olup olmadığını bilmiyorum. | I don't know whether he is the right person. |
Türkiye'den daha iyi şartlara sahipler. | They have better conditions than Turkey. |
Ailemi geride bırakacağım. | I'm gonna leave my family back. |
Bir işi var mı? | Does he have a job? |
şimdilik | for the time being |
komiser | police inspector |
Onlardan biri evli. | One of them is married. |
Diğeri bekar. | The other one is single. |
Onu daha iyi tanımaya çalışıyorum. | I try to know him better. |
Beni cesaretlendirmiyor. | He doesn't encourage me. |
Kırım | Crimea |
izin almak | to get permission |
Bu gibi durumlarda | In such kinds of situations |
Bu onların yetiştirilmesiyle ilgilidir. | It is about their upbringing. |
kasıtlı olarak kötü şeyler yapmadığımız sürece | as long as we don't do bad things intentionally |
Bu gezegende yapılacak çok şey var. | There are so many things to do on this planet. |