onun dişi yok | she doesnt have a tooth |
onun dişi yok | she doesnt have a tooth |
onun dişi yok | she doesnt have a tooth |
onun dişi yok | she doesnt have a tooth |
Menajerim şirket için çok önemli olduğumu söyledi. | My manager said I was very important for the company. |
Annem babamın evde olmadığını söyledi. | My mom said my dad was not at home. |
Önemli olmak güzel. | It is nice to be important. |
Dürüst olmak önemlidir. | It is important to be honest. |
Londra'da yaşamak güzel. | It is nice to live in London. |
Nasıl olduğumu sorup duruyor. | He keeps asking how I am. |
O farkındadır .... | He is aware that .... |
Çok çalıştığımı biliyor. | He is aware that I work a lot. |
Patronunuz bu döviz artışından memnun mu? | Is your boss happy with this foreign currency increase? |
Bu bir kriz. | This is a crisis. |
Artık özel sektör için çalışmayacağını söyledi. | She said she wasn't going to work for private sector any more. |
Ne istediğini bilmiyor. | She doesn't know what she wants. |
Ne istediğini söyledi. | She said what she wanted. |
Ne istediğini söylemedi. | She didn't say what she wanted. |
Nasıl araba sürüleceğini bilmiyorum. | I don't know how to drive a car. |
İngilizce konuşmayı biliyorum. | I know how to speak English. |
Felemenkçe konuşmayı öğrenmek istiyorum. | I want to learn how to speak Dutch. |
Almanca konuşmayı öğrenmek istemiyorum. | I don't wanna learn how to speak German. |
Hiç yurt dışında bulunmadım. | I have never been abroad. |
Hollanda'ya hiç gitmedim. | I have never been to the Netherlands. |
Hiç uçağa bindin mi? | Have you ever got on a plane? |
Bir kere uçağa binmiştim. | I have got on a plane once. |
İç hat uçuşuydu. | It was a domestic flight. |
Pasaportumu daha bugün aldım. | I have got my passport just today. |
Buna alışacaksınız. | You will get used to it. |
Hala bir şeyleri nasıl ihraç edeceğimi öğrenmeye çalışıyorum. | I'm still trying to learn how to export stuff. |
Şirkette herhangi bir sorun var mı? | Is there any problems in the company? |
Orada bir şeyi değiştirmek ister miydiniz? | Would you like to change something there? |
Çalışanların birbirlerine karşı tutumlarını değiştirmek isterdim. | I would like to change the employees' attitude towards each other. |
Şirketimin daha kurumsal olmasını isterim. | I would like my company to be more corporate. |
Müdürümün daha duyarlı olmasını istiyorum. | I want my manager to be more sensitive. |
Meslektaşımın daha dakik olmasını istiyorum. | I want my colleague to be more punctual. |
Meslektaşımın ofise zamanında gelmesini istiyorum. | I want my colleague to come to office on time. |
Afyon, İstanbul'a uzaktır. | Afyon is far away from İstanbul. |
Afyon deniz kenarında değil. | Afyon is not by the sea. |
Afyon'da yaşarken kendimi özgür hissetmiyorum. | When I live in Afyon, I don't feel free. |
Türkiye'de çok fazla deniz kenarı var. | There are a lot of seasides in Turkey. |
İstanbul'da birçok tarihi ve doğal mekan bulunmaktadır. | In Istanbul, there are many historical and natural places. |
Lezzetli yemek yemek istediklerinde Antep'e gitmeliler. | When they want to eat delicious food, they should go to Antep. |
Lezzetli yemek yemek istiyorlarsa Antep'e gitmeliler. | If they want to eat delicious food, they should go to Antep. |
Rumi hakkında bilgi edinmek istiyorlarsa Konya'yı ziyaret etmeliler. | If they want to learn about Rumi, they should visit Konya. |
Türkiye'de hangi şehirlerde bulundunuz? | Which cities have you been to in Turkey? |
İstanbul'da yaşamak çok zor. | To live in İstanbul is very hard. |
Tarihi yerlerde yürüdüğümde kendimi çok iyi hissediyorum. | When I walk in historical places, I feel very good. |
Avcılar'da tarihi bir yer yok. | There is no historical places in Avcılar. |
Avcılar, İstanbul tarihi merkezine uzaktır. | Avcılar is far away to İstanbul historical center. |
Zamanım işe gidip gelmekle boşa gidiyor. | My time is wasted on commute. |
Konuşalı uzun zaman oldu. | It's been a long time since we talked. |
İstanbul'da yaşamak için zengin olmak gerekir. | You have to be rich in order to live in İstanbul. |
İstanbul'da hava kirliliği var | İstanbul has air pollution. |
hem bendenen hem ruhen iyi geliyor | It is good for me both physically and mentally |
Benim mahallem. | My neighborhood |
tek uyanık benim | I am the only one awake. |
Daha yeni aldım. | I just bought it. |
sabah 10'dan akşam 6'ya kadar | From 10 a.m. to 6 p.m. |
Arka planda müzik dinlerim. | I listen to music in the background |
türk gelenekleri | Turkish customs |
Çay misafirperverliğin bir işaretidir. | Tea is a sign of hospitality. |
Artık altın veremezler. | They can't give gold anymore |
Ev sahibine her zaman bir hediye getir. | Always bring a gift to your host. |
Her zaman her şeyle ekmek yeriz. | We always eat bread with everything. |
Bunları daha önce göstermiş miydim? | Did I show these before? |
Bazı bölümleri indiririm. | I download some episodes. |
Kimin hediyesi bu? | Whose gift is it? |
İşleyen demir ışıldar. | Practice makes it perfect. |
Lütfen bunun farkında ol! | Please be aware of this! |
Denisse fiyat listesini bekliyordu. | Denisse was waiting for the price list. |
Konuşurken fiyat listesini hazırladım. | I prepared the price list while we were speaking. |
Bana karşı samimiydi. | He was sincere towards me. |
Vize için henüz başvurmadım. - başvurmamış durumdayım. | I haven't applied for the Visa yet. |
Bunu yapmaya çalışmadım ve bu konuda hiçbir şey bilmiyorum. | I haven't attempted to do this and I don't know anything about it. |
Bazı hedef ülkeler belirledik. | We set some target countries. |
Angolalı bir kadınla İstanbul'u ziyaret etti. | He visited İstanbul with a woman from Angola. |
Bu Meksikalı müşterileri nasıl buldun? | How did you find these Mexican customers? |
Birdenbire, birçok misafir evimize geldi. | All of a sudden, many guests came to our house. |
Onları web sitesinde buldum. | I found them on the website. |
Onların iş alanı nedir? | What is their area of business? |
Büyük miktarlarda satın alacaklar. | They are going to buy in huge amounts. |
Bu yüzden şirketini ziyaret ediyorlar. | That's why they visit your company. |
Bu yüzden Avrupa'da yaşamak istiyorum. | That's why I wanna live in Europe. |
Listeyi hazırladıktan sonra, bu şirketleri aradım. | After preparing the list, I called these companies. |
Evden ayrıldıktan sonra... | After I left home, .. |
(ondan) Sonra otobüse bindim. | Then I took a bus. |
Tekrar aradıktan sonra... | After I searched it again, ... |
Kahvaltımı yaptım, sonra okula gittim. | I had my breakfast, then I went to school. |
Okula gittikten sonra kahvaltımı yaptım. | I had my breakfast, after I went to school. |
Bugünlerde kitap okumuyorum. | I don't read a book nowadays. |
Ben her zaman player FM dinlerim. | I always listen to player FM. |
Cep telefonumda birkaç Türkçe şarkı var. | I have a few Turkish songs on my mobile phone. |
Cep telefonumda az sayıda Türkçe şarkı var. (pek yok) | I have few Turkish songs on my mobile phone. |
Buzdolabında pek yumurta yok. | We have few eggs in the fridge. |
Buzdolabında birkaç yumurtamız var. | We have a few eggs in the fridge. |
Duruma gore değişir/belli olmaz. | It depends |
3 müşteri davet ettim | I invited 3 customers |
Yeterince İngilizce konuşmadığım için kendime güvenmiyorum. | Because I don't speak enough English, I don't trust myself. |
birçok yemek tarifleri var | there are many recipes |
onun dişi yok | she doesnt have a tooth |