Kafamın karıştı. | I am confused. |
çok garip bir şekilde | very strangely |
Hamlet kötü (gıcık) ve kızgın. | Hamlet is mean and angry. |
Hamlet Ophelia'yı üzer. | Hamlet upsets Ophelia. |
Ali'nin bir kız arkadaşı var. | Ali has a girlfriend. |
Ophelia, Hamlet'in kız arkadaşıdır. | Ophelia is Hamlet's girlfriend. |
Günde iki kez dişlerimi fırçalıyorum | I brush my teeth twice a day. |
Saçımı günde bir kez tararım | I comb my hair once a day. |
Ne kadar bekledin? | How long did you wait? |
bölümü beğendin mi | Did you like the episode? |
En sevdiğin kısım neydi? | what was your favorite part |
Yağmurluğum var. | I have a raincoat. |
Diğer montum rangarenk. | My other coat is colorful. |
Bir sürü elbisem var. | I have many dresses. |
Pantolon daha iyi | Trousers are better. |
Pandemi nedeniyle | because of the Pandemic |
Hastalandın mı? | Did you get sick? |
Pandemi yüzünden hastalandım. | I got sick because of the Pandemic. |
ben onları para sanıyordum | I thought they were moneys. |
Babam gelince ona sarılırım. | When my father comes, I hug him. |
Babam gelince birbirimize sarılırız. | When my father comes, we hug each other. |
Hala yorgunum. | I am still tired. |
köpeğim havlamayı sever | My dog likes to bark. |
Kız kardeşimi alkışlamayı severim. | I like to clap my sister. |
fırtınalı havalardan korkarım | I am afraid of stormy weather. |
Kedilerden korkar mısın? | Are you afraid of cats? |
Televizyonda dizi izliyorum. | I watch series on TV. |
spor yapmayı severim ama yorulurum | I like to exercise but I get tired. |
atları beslemeyi severim | I like to feed horses |
parkur | track |
aniden | Suddenly |
yalnız hissetmek | to feel alone |
Unuttum | I forgot. |
4. (dördüncü) sınıftayım. | I am in 4th (fourth) grade. |
Annemin cep telefonu çaldı. | My mother's mobile phone rang. |
Kapı zili çalıyor | the door bell is ringing. |
çalmak | to ring |
daha fazla erkek var | there are more boys |
daha çok bilgisayar oynarım | I play computer more. |
martılar uçabilir | seagulls can fly |
Mike bir aşçı. | Mike is a cook. |
Bunlar hikayeler. | These are stories. |
Kelimeleri kullanırlar. | They use words. |
en yaygın fiiller | the most common verbs |
En sevdiğim dil | My favourite language |
her sabah | every morning |
herkes | everyone |
Cumartesi | Saturday |
Pazar günü | Sunday |
Pazartesi | Monday |
Ekim ayının ilk otuzu | Thirty first of October |
Bir taksi geldi. | A taxi arrived. |
Köye geç geldim. - geç ulaştım | I arrived in the village late. |
Üzgünüm, geç kaldım. | Sorry, I am late. |
akşamleyin | in the evening |
Geç kaldım. | I was late. |
Ben seni arıyorum. | I am looking for you. |
Ben de seni arıyordum. | I was looking for you. |
bir otelde kalmak -konaklamak | to stay in a hotel |
Ali kapıyı çaldı. - tıklattı | Ali knocked at the door. |
bir kadın | a woman |
Bir kadın kapıyı çaldı. | A women knocked at the door. |
Kadınlar kapıyı açtı. | Women opened the door. |
ne yazık! | What a pity! |
Güldüm. | I laughed. |
Gel buraya! | Come here! |
Korkarım ki .... | I am afraid .... |
Bir deney yaptım. | I did an experiment |
En sevdiğim tarih doğum günüm. | My favorite date is my birthday |
süs havuzu | ornamental pool |
atlı karınca | carousel |
patik | bootee |
Şemsiyem var. | I have an umbrella |
tırmanmak tehlikelidir | climbing is dangerous |
Derslere katılmak istiyorum | I want to attend lessons |
resim yapmak | drawing pictures |
Hızlı yazabilirim. | I can type fast |
Timsah ve ahtapot vahşi | Crocodile and octopus are wild. |
onlar vahşi hayvanlar | they are wild animals |
beyaz spor ayakkabıları daha iyi | white sneakers are better |
sevdiğin bir ağaç | a tree you like |
sevdiğin bir çocuk | a child you like |
Buldunuz mu? | Did you find? |
Uyudun mu? | Did you sleep? |
Sormak zorunda değil. | She doesn't have to ask. |
Gitmek zorunda değil. | She doesn't have to go. |
Uyumak zorunda değilim. | I don't have to sleep. |
Bu ne anlama geliyor? | What does it mean? |
Sloganımız çok güzel. | Our motto is very nice. |
Baazi anılar unutulmaz. | Soome memories are unforgettable. |
yeni bir iş | a new job |
aslında | in fact |
annemin yeni işi | my mother's new job |
Annem bir kafe işletiyor. | My mother runs a cafe. |
Babam bir kafe işletiyor. | My father runs a cafe. |
Babam bir kafeye sahiptir. | My father owns a cafe. |
Uzun zaman önce video oyunları oynadım | I played video games long time ago |
geçen cuma alışverişe gittim | I went shopping last Friday. |