çok geçmeden | before long |
Gitsen iyi olur. | You had better go. |
oldukça kısa süre içerisinde | pretty soon |
Kovulacaksın. | You're going to get fired. |
Adam öldürülecek. | The man is going to be killed. |
Ödemesini almaya gitti. | He went to collect his payment. |
Onlar .... izlenimi altındaydılar. | They were under the impression that ... |
Lütfen bizimle gelin. | Please come along us. |
Tezimi yazmam gerekiyor. | I am supposed to write my thesis. |
Tezimi yazmış olmam gerekli. | I am supposed to have written my thesis. |
Evde kalın! - Evde kalın! | Stay home! - Stay at home! |
Toplantıya katılmak istedi. | He wanted to participate in the meeting. |
Toplantıya katılmış olmak istedi. | He wanted to have participated in the meeting. |
Onu uzun zamandır tanımış olmayı (şimdi hayalde) isterdim. | I would like to have known her for a long time. |
O dijital para birimine yatırım yapmış olmayı isterdim. | I would like to have invested on that digital currency. |
Sırbistan'ın Novi Sad kasabasında | in the Serbian town of Novi Sad |
öfkelerini ifade etmek | to express their anger |
çevre grupları tarafından çağrılan | called by environmental groups |
halkın memnuniyetsizliği | public dissatisfaction |
çevresel kaygılar | environmental concerns |
büyük miktarlarda lityum | big amounts of lithium |
yetkililer tarafından yıldırma kampanyası | intimidation campaign by authorities |
protestoları eleştirenler | critics of the protests |
Başımı döndürüyor | It makes me dizzy. |
Bu kız benim yaşlarımda. | this girl is about my age |
küreselleşmeyi teşvik etmek | promote globalization |
personelde kesinti yapmak | to cut down on staff |
masrafı karşılamak | to afford the expense |
tanımlama araçları, kimlik vs. gibi | means of identification |
Size kolayca yardımcı olacaklardır. hemencecik | They will readily help you. |
Türk Lirası'na yatırım yapmaya değmez. | It's not worth investing in Turkish Lira. |
Bu tür müzikler bana hitap etmiyor. | That kind of music doesn't appeal to me. |
belçika | Belgium |
Geçenlerde, duydum ki. | Recently, I heard that |
Korkak olma. | Don't be coward. |
insanlar acı çeken karakterleri sever | people like characters in pain |
masaları kazımak | to scrape on desks |
Öğretmen öğrenciyi dövdü | The teacher beat the student. |
bataklık | swamp |
Hacılar rahatladı. | Pilgrims were relieved. |
Karlar erimiyor | Snow is not melting. |
hemşeri | fellow countryman |
demir tava | iron frying pan |
rasyonel düşünce - mantıksal düşünce | rational thought |
akıl yoluyla | through reason |
aracılığıyla, içinden doğru | through |
sebep - muhakeme | reason |
İnsanlar hayvanların üstündedir. | Humans are above animals. |
özbilinç | self-consciousness |
insanlığın ilerlemesi | progress of humankind |
Sert bir şekilde eleştirildi. | He was harshly criticised. |
tutarlı benlik | coherent self |
iddia ediyorlar ki... | They claim that ... |
bir şeyi şekillendirmek | to shape something |
bilinçli olarak | consciously |
bir fikri uygulamak | to apply an idea |
Sonrasında | in the aftermath |
savaşın devamı | continuation of the war |
aşırı nüfus | over-population |
Denemeye değer. | It's worth trying. |
Bir vizyonu var. | He has a vision. |
Onların zihniyetini asla değiştiremezsin. | You can never change their mindset. |
şantaj | blackmail |
erteledim | I postponed |
fiyat ikiye katlandı | the price doubled |