geçen yıl | last year |
yaşlı adam | old man |
1950'de | in 1950 |
onbeş | fifteen |
elli | fifty |
1950 ile 1990 arasında | between 1950 and 1990 |
Bir kaza aniden meydana geldi. | An accident occurred suddenly. |
gücenmek, alınmak | to be offended |
Öğrencilerin başı beladaydı. | The students were in trouble. |
ana salon | the main hall |
Twitter'ın yeni bir patronu var. | Twitter has a new boss. |
Bir hayırsever, diğer insanlar için çok para veren bir kişidir. | A philanthropist is a person who gives a lot of money for other people. |
internet girişimcisi | internet entrepreneur |
Patron oldu. | he became the boss |
O istifa etti. | He stepped down. |
Bir kitabı almadan önce... | Before you pick up a book, ... |
Kars demiryolu hattı | Kars railway line |
yaklaşık 50 kişi | about 50 people |
Biz yaklaşık on kişiyiz. | we are about ten people. |
Bu benim bilgisayarım. | This is my computer. |
onbeş | fifteen |
on iki | twelve |
iki dakikalığına | for two minutes |
ana hat yanı boyunca yerler | places along the mainline |
Benim köyüm | my village |
tıbbi yardım | medical attention |
köylerde yaşayan insanlar | people who live in villages |
sabırlı hastalar | patient patients |
onların yakınları | their relatives |
Kitapları trende. | Their books are on the train. |
birinin adını vermek | (to) be named after someone |
Rus birlikleri - Rus askerleri | Russian troops |
On dokuz | nineteen |
on dokuzuncu | the nineteenth |
on dokuzuncu yüzyıl | the nineteenth century |
şu günlerde | Nowadays |
her kasaba | each town |
BAM üzerindeki her kasaba veya köy | each town or village on the BAM |
masadaki kitap | the book on the table |
arabadaki çocuk | the child in the car |
yılda iki kez | twice a year |
yılda üç kez | three times a year |
yılda bir kez | once a year |
yılda dört kez | four times a year |
nüfus | population |
nesil farkı - nesil çatışması | generation gap |
Of köyü | the village of Of |
Of köyünde | in the village of Of |
İki kırık ayak bileği olan bir adam | a man with two broken ankles |
genç bir kız - ergen bir kız | a teenage girl |
Mağazamızda kitaplar, kalemler ve bazı evcil hayvanlar bulunmaktadır. | Our store includes books, pencils, and some pets. |
kasabadaki yabancı | stranger in town |
Cumartesi | Saturday |
Pazar | Sunday |
Ekim | October |
akşamleyin | in the evening |
birini aramak | (to) look for someone |
bu gece | tonight |
ne yazık! ah vah vah! | What a pity! |
belki, muhtemelen | Perhaps |
Yarın bilgisayarımı okula götüreceğim. | I am going to take my computer to school tomorrow. |
Çok memnundu. | He was very glad. |
Adam çok memnun olacak. | The man will be very glad. |
Ekim ayının son gecesi | the last night of October |
Lütfen etrafa bakın. | Please look around. |
Kiliseyi ziyaret edelim. | Let's visit the church. |
Olağandışıydılar. | They were unusual. |
yüksek hızlı tren | high speed train |
temmuz | July |
bir makaleyi gözden geçirmek | (to) revise an essay |
Mezunlar Dil Merkezi | Alumni Language Center |
Sözlükleri kullanmaya başladık. | We started using dictionaries. |
doğal bir yaklaşım | a natural approach |
yeni yayınlar | new publications |
Daha yakın yıllarda | In more recent years |
Bitkiler büyüyor. | Plants are growing. |
dil edinimi | language acquisition |
Bu kitap dayanmaktadır... | This book is based on ... |
Sadece bir şey - tek şey | the only thing |
bir şey | something |
bazı şeyler, bir şeyler | somethings |
Irkçılığa karşı savaştı. mücadele etti | He fought against apartheid. |
beyaz olmayan vatandaşlar | non-white citizens |
hayatının büyük bir kısmı | a large portion of his life |
Şiddet içermeyen | non-violent |
İngiliz yönetimi | British rule |
varışlarından sonra | After their arrival |