PERSONEL YETKİLENDİRME PROSEDÜRÜ | THE PROCEDURE FOR PERSONNEL AUTHORISATION |
KGB'nin personel yetkilendirmesi | PERSONNEL AUTHORISATION OF QAD |
EĞİTİMİN HEDEFLERİ | OBJECTS of the training |
Lütfen bu fotoğrafı tarif edin. | Please describe this photo. |
Bizim Amacımız | Our aim |
Amacımız yemek yemek. | Our aim is to eat. |
Bu prosedürün amacı tanımlamaktır. | The purpose of this procedure is to describe. |
yetkilendirme kapsamı | authorisation scope |
nitelikler, yeterlilikler, | qualifications |
personelin nitelikleri | qualifications of the personnel |
personelin yetkilendirme süreçleri | authorisation processes of the personnel |
aşağıda listelenen personel | personnel listed below |
dün kırılan pencere | window broken yesterday |
Babam tarafından kullanılan araba | car used by my dad |
Babam arabayı kullandı. | My dad used the car. |
Sarar tarafından | by Sarar |
Ali tarafından | by Ali |
babam tarafından | by my father |
dün listelenen personel | personnel listed yesterday |
geçen yıl işe alınan personel | personnel employed last year |
Ali tarafından tamir edilen parçalar | parts repaired by Ali |
meslektaşım tarafından vidalanan cıvata | the bolt screwed by my colleague |
Meslektaşım civatayı vidaladı. | My colleague screwed the bolt. |
Ali bu parçaları tamir etti. | Ali repaired these parts. |
Patronum personeli listeledi. | My boss listed the personnel. |
aşağıdaki tabloda listelenen personel | the personnel listed in below table |
Bu prosedür tarafından yetkilendirilen personel | The personnel authorised by this procedure |
Ali öldürüldü. | Ali was killed. |
Ali öldü. | Ali died. |
Ali seçildi. | Ali was chosen. |
Ali seçilir. | Ali is chosen. |
Personel aşağıda listelenmiştir. | The personnel are listed below. |
teknik direktör tarafından seçilen futbolcular | footballers chosen by the coach |
Futbolcular teknik direktör tarafından seçildi. | Footballers were chosen by the coach. |
Bilgisayar Ali tarafından satın alındı. | The computer was bought by Ali. |
Ali tarafından satın alınan bilgisayar | the computer bought by Ali |
Yukarıdaki personele ek olarak | In addition to the personnel above |
Tahribatsız muayene | non-destructive testing - NDT |
Patronum personele yetki verdi. | My boss authorised the personnel. |
Personel, Patronum tarafından yetkilendirildi. | The personnel were authorised by my Boss. |
Sorumlu kişi Patronum tarafından yetkilendirilir. | Responsible person is authorised by my Boss. |
Sorumlu kişi bu prosedür tarafından yetkilendirilir. | Responsible person is authorised by this procedure. |
Bu prosedür tarafından yetkilendirilen sorumlu kişiyim. | responsible person authorised by this procedure |
UYGULAMA ALANI | IMPLEMENTATION FIELD |
(bir) prosedür uygulamak | (to) implement a procedure |
Bu prosedürü uygulamak zorundayız. | We have to implement this procedure. |
uygulanabilir alanlar | Applicable fields |
uygulanan teknikler | applied techniques |
Bu teknik uygulandı. | This technique was applied. |
anlaşılabilir kitap | understandable book |
tamir edilebilir | repairable |
Kalite Yönetimi | Quality Management |
Sınıf Yönetimi | Classroom Management |
Ekonomi Yönetimi | Economy Management |
Kalite Kontrolü | Quality Control |
personele | to the personnel |
Kalite Yönetimi tarafından yetkilendirilen personel | the personnel authorised by Quality Management |
Kalite Yönetimi tarafından yetkilendirilen personele | to the personnel authorised by Quality Management |
Bu prosedür uygulanabilirdir. | This procedure is applicable. |
uygulanabilir prosedür | applicable procedure |
nedenleri belirlemek için gerekli eylemler | actions necessary to identify causes |
kök nedenler | root causes |
giymek için gerekli bir kemer | a belt necessary to wear |
Sorun giderme | Troubleshooting |
sözlük kullanarak | using a dictionary |
Ali sözlük kullanıyor. | Ali is using a dictionary. |
dizel kullanan uçaklar | planes using diesel |
Uçaklar dizel kullanıyor. | Planes are using diesel. |
bakım verileri | maintenance data |
onaylanmış bir kitap | an approved book |
onaylı bakım verileri | approved maintenance data |
onaylı bakım verilerini kullanarak | using approved maintenance data |
Bu içecek alkol içerebilir. | This drink may include alcohol. |
Bu kılavuz, uçakların kullanımı ile ilgilidir. | This manuel is about the use of aircrafts. |
iç Eğitim | internal training |
Harici test ekipmanları | external test equipment |
dahili güç ünitesi | internal power unit |
harici güç ünitesi | external power unit |
Ali çalışıyor. | Ali is working. |
çalışan Ali | working Ali |
prosedürler ve eylemler | procedures and actions |
bir kusurun temel nedeni | root cause of a defect |
DAHİLİ TEST EKİPMANLARI | BUILT IN TEST EQUIPMENT |
Çalışmak eğlencelidir. | Working is fun. |
Çalışmak dinlenmek gibidir. | Working is like resting. |
Çalışmayı severim. | I like working. |
Babamı severim. | I like my father. |
Ben babam gibiyim. | I am like my father. |
Sürekli Denetim, Devamlı olan denetim | Continuous Supervision |
Geçici Denetçi | Temporary Supervisor |
Daimi Denetçi | Permanent Supervisor |
Geçici önlem | Temporary measure |
havaalanında çalış(ma)-çalışmak | Working at the airport |
Havaalanında çalışıyorum. | I "am working" at the airport. |
Havaalanında çalışmak riskli. | Working at the airport is risky. |
Sürekli Gözetim Altında Çalışma | Working Under Continuous Supervision |
Güneşin altında çalışmak zordur. | Working under the sun is hard. |
Birlikte çalışalım. | Let's work together. |
bazen | sometimes |
genellikle | usually |
Kalifiye Teknisyen Adayı | Qualified Technician Candidate |
Nitelikli Bakım Personeli Adayı | Candidate of Qualified Maintenance Personnel |
Ali gerçekleştirir. - Yerine getirir. | Ali performs. |
Ali yerine getirdi. | Ali performed. |
Ali yerine getiriyor. | Ali is performing. |
Ali bir görev verdi. | Ali assigned a task. |
Bir görev verildi. | A task was assigned. |
atanmış bir görev | an assigned task |
Atanan Görevler | tasks assigned |
Bir Danışman tarafından - Bir gözetmen tarafından | by a Supervisor |
sürekli gözetim altında Ali | Ali under continuous supervision |
yanında | within the beside |
Gözetim Altında Çalışma | Working Under Supervision |
Bir Gözetmen olmadan - olmaksızın | without a Supervisor |
uçağın üzerinde | on the A/C |
uçağın içinde | in the A/C |
görünür çevre mesafesinde | in the visible vicinity distance |
Seni sesli olarak koordine edebilirim. | I can audibly coordinate you. |
Aşağıdaki liste modası geçmiş. | The list below is outdated. |
Masadaki liste güncel değil. | The list on the table is outdated. |
yukarıdaki personel | the personnel above |
gereksinimlere göre | per the requirements |
sahip olunan deneyim | owned experience |
çalışma kapsamı | scope of work |
basit kusur düzeltme | simple defect rectification |
görevlerin sınırları içinde | within the limits of tasks |
Uçak düştü. | Plane crashed. |
Gereksinimler | requirements |
kabul edilebilir | acceptable |
geçerli kayıt defteri | current logbook |
Bu sözlü sınav değerlendirmesinden | from this oral exam assessment |
ham petrol | crude oil |
yaklaşık 100 USD, 100 dolar civarında | around 100 USD |
tarihteki | in history |
kısa süre içerisinde | soon |
Uzmanlar diyor ki... | Experts say that ... |
Rusya'nın petrol ithalatını durdururlar. | They stop importing Russia’s oil. |
güvenilirlik | reliability |
uçuş güvertesinde | on the flight deck |
aviyonik bilgisayarlar | avionic computers |
merkezi ses uyarı sistemi | central aural warning system |
Uçuş veri toplama sistemi | flight data acquisition system |
geliştirilmiş bileşen erişilebilirliği | improved component accessibility |
daha esnek bakım planlaması | more flexible maintenance planning |
çöp | litter - trash |
parada tasarruf etmek | save money |
Birbirlerinden | from each other |
para biriktirmek | save money |
maalesef, ne yazık ki | Unfortunately |
neyse ki | fortunately |
sebep | reason |
yaslanmak | lean |
düşmek, devrilmek | fall over |
kırmak | break |
Düşüş onları kırar. | The fall breaks them |
kabarcık sarma- korumak için | bubble wrap |
boyama kitabı | coloring book |
Kağıdı boyar. | she colors the paper |
Şırınga | syringes |
heyecanlı | excited |
endişeli | worried |
sıradışı | unusual |
uçup gitmek | fly away |
görüş, fikir | opinion |
yırtıcı hayvan | predator |
şaşkın, kafası karışık | confused |
yere çarpmak | hit the ground |
ılık- daha ılık | warm - warmer |
olgunlaşmak | ripen |
elma hasadı | harvest apples |
önceki | previous |
çilek ne kadar büyük | how big is the strawberry |
yaklaşık 5 kat daha büyük | about 5 times bigger |
çöpü atmak, çıkarmak | take out the trash |
doğa yürüyüşü | hiking - trekking |
yürüyüş parkuru | hiking trail |
meraklı | curious |
ile meşhur olmak | be famous for |
şakacı bir şekilde sorun çıkarmak | playfully making trouble |
Başın belada. | you are in trouble |
takı, mücevher | jewelry |