her gün | every day |
bugün bile | even today |
Yılda sadece 20 gün izinliyim. | I have only 20 days off in a year. |
Güneş batıyor. | The sun's going down. |
kırsal bölge - şehir dışı | countryside |
Kırsal kesimde bir ev satın alacağım. | I am going to buy a house in the countryside. |
Telefonumdaydım. - Telefonumla oynuyordum. | I was on my phone. |
kuru insanlar | dry people |
Havuzun yanındalar. | They are by the pool. |
sezeryan doğum | cesarean birth |
kadın doğum doktorları | Obstetricians |
Anneler sezaryen doğumdan korkarlar. | Mothers are afraid of cesarean birth. |
teslimat sırasında | during the delivery |
Zamanım olursa, kitap okurum. | If I have time, I read books. |
baskı yapmak | (to) put pressure on |
Türkiye'nin Doğusu | Eastern part of Turkey |
en az üç çocuk | at least three children |
Bazı kadınlar evde bile doğum yaparlar. | Some women even give birth at home. |
Kadın doğum uzmanları sabırlı değildir. | Obstetricians are not patient. |
Ne zaman isterlerse çocuklarını görebilirler. | Whenever they want, they can see their children. |
Doğum bir sırdır. | Birth is a mystery. |
Kadın doğum uzmanları tatil için memleketlerine gitmek istiyor. | Obstetricians want to go to their hometown for holiday. |
Hastanedeki insanları saymadım. | I didn't count the people in the hospital. |
mecburi hizmet süresi | mandatory service period |
Ailem oğluma bakmalı. | My parents should take care of my son. |
İstanbul çok pahalı olmasına rağmen,... | Although İstanbul is very expensive, ... |
Hatay'ın yeterince güvenli olmadığını düşünüyorum. | I think Hatay is not safe enough. |
Oğlum devlet okuluna gider. | My son goes to public school. |
Konya'da yaşadığımız zaman özel okula giderdi. | When we lived in Konya, he used to go to private school. |
Meslek lisesine gitmek ister. | He wants to go to vocational high school. |
Bana tazminat davası açtılar. | They filed me for compensation. |
Kötü - DAHA KÖTÜ- en kötü | Bad - WORSE- worst |
her zaman | ALWAYS |
uzak | FAR |
taburcu etmek | discharge |
getirmek | bring |
Beni endişelendiriyor. | It worries me. |
ertelemek | postpone |
atlayabiliriz | we can skip |
başak burcu | virgo |
nerede kalmıştık | where did we left off |
tek kişilik koğuş | single ward |
tipi | blizzard |
nemli | humid |
tembel | lazy |
insanı hasta eder | makes you sick |
hırslı | ambitious |
hırsız çalar | thief steals |