eş - eşler | wife - wives |
Bebek iki yaşında. | The baby is two. |
Ali'nin infazı | Ali's execution |
Ali, Veli'ye emir verdi. | Ali ordered Veli. |
Döner kebap sipariş edelim. | Let's order a doner kebap. |
kötü huylu bir baba | a bad-tempered father |
Masa kırıldı. | The table was broken. |
Ev boyandı. | The house was painted. |
Elisabeth kraliçe oldu. | Elisabeth became a queen. |
otoriter bir kraliçe - patronluk taslayan bir kraliçe | a bossy queen |
kaşifler | explorers |
İspanyol hazinesi | Spanish treasure |
İngiltere'ye saldırmak için gemilere ihtiyaçları vardı. | To attack England, they needed ships. |
büyük bir gemi filosu | a huge fleet of ships |
Ordusuna ilham verdi. | She inspired her army. |
Hadi birlikte kaçalım. | Let's run away together. |
Mary, Elisabeth'den onu korumasını istedi. | Mary asked Elisabeth to protect her. |
Annem kardeşimin kitap okumasını istiyor. | My mother wants my brother to read books. |
Kardeşimin sessiz olmasını istiyorum. | I want my brother to be quiet. |
Arkadaşımın bana yardım etmesini istiyorum. | I want my friend to help me. |
Alışveriş yaparken Mpapbe'yi gördüm. | While I was doing shopping, I saw Mpapbe. |
Parkta yürürken Ali ile karşılaştım. | While I was walking in the park, I came across with Ali. |
Eve döndüğümde ayakkabılarımı çıkarırım. | When I come home, I take off my shoes. |
Eve geldiğimde ayakkabılarımı çıkardım. | When I came home, I took off my shoes. |
Spor salonuna gittiğimde egzersiz yaparım. | When I go to the gym, I do exercise. |
Bahçeye gittiğimde çalışıyorum. | When I go to the garden, I work. |
İstanbul'a gittiğimde Ayasofya'yı ziyaret edeceğim. | When I go to İstanbul, I am going to visit Ayasofya. |
Kitap okurken uyuyakalmışım. | While I was reading a book, I fell asleep. |
Parkta ağlayan bir kız vardı. | In the park, there was girl who was crying. |