no matter what you do | ne yaparsan yap |
in any case | her durumda |
is getting more (adj) | gittikçe, daha da |
pointing to something or someone | bir şeye veya birine işaret etme |
get used to | alışmak |
to be disappointed | hayal kırıklığına uğramak |
have/has got to (verb) - have/has to (verb) | zorunda olmak |
more likely to | daha olası |
most likely | büyük ihtimalle |
slightly | kısmen |
in the beginning | başlangıçta |
return to the subject | konuya geri dönmek |
luckily | neyse ki |
whereas | oysa, oysa ki |
at all | hiç, asla |
nearly | neredeyse, yaklaşık olarak |
almost | neredeyse |
approximately | yaklaşık olarak |
show an approach to | yaklaşım göstertermek |
take a different approach to something | bir şeye farklı açıdan bakmak |
right to manage | yönetme hakkı |
achieve the goal | hedefe ulaşmak |
accomplish the objective | hedefe ulaşmak |
accomplish the result | sonuç almak, sonuç elde etmek |
accomplish great things | harika şeyler başarmak, büyük şeyler başarmak |
As a result of | -nın bir sonucu olarak |
respectively | sırasıyla |
irrespective of | -e bakmaksızın |
regardless of | -e bakmaksızın |
irrespective of the reason | nedeni ne olursa olsun |
by the time of progress | zamanla |
there you are out! | işte burada yanılıyorsun |
even more | daha da fazla, hatta daha fazla |
even though | -sa bile,buna rağmen |
even if | sa da, olsa bile, hatta |
what if | farzedelim, ya... ise |
is everything okay? | her şey yolunda mı? |
in conclusion | sonuç olarak, son olarak |
in that case | bu durumda, o halde |
in depth | derinlemesine, tam olarak |
at least | en azından |
not least | özellikle |
not in the least | hiç mi hiç, hiç bir şekilde |
in case of | durumunda |
in terms of | açısından, bakımından |
as long as | -dığı sürece, boyunca |
making sense through nonsense | anlamsızca mantıklı olmak |
beyond | ötesinde |
rather than | -mektense,-maktansa |
suddenly | aniden |
guess what | bil bakalım ne oldu |
guess what happened | tahmin et ne oldu |
as effective as | ....kadar etkili |
you know what I've learned? | ne öğrendim biliyor musun? |
both .. and.. | hem.. hemde.. |
as to | ile ilgili olarak, hakkında, konusunda, -e dair |
from which it's concluded that | bundan şu sonuca varılır ki |
at the start | başlangıçta |
at the beginning | başlangıçta |
initially | başlangıçta |
that's where you are wrong | işte burada yanılıyorsun |
especially | özellikle |
particularly | özellikle |
in particular | özellikle |
related to | ile ilgili olarak |
regarding to | ile ilgili olarak |
about | hakkında |
without giving any reason | herhangi bir sebep göstermeden |
how high is mount everest | everest dağı ne kadar yüksek |
i never liked this | bunu hiç sevmedim |
somehow | her nasılsa, bir türlü, bir şekilde |
play a role | bir rol oynamak |
in the case of .. | ... durumunda |
by reason of the fact that... | ...nedeniyle, diğinden/dığından |
in common with | ile benzer, ile ortak olarak |
in common | ortak, benzer |
how much | ne kadar, kaç para |
how many | kaç tane |
in favor of | -in lehine |
that's just how it goes | durum böyle, durum bundan ibaret |
it's just how it is | tam da böyle, bu işler böyledir |
somehow he found us | bir şekilde bizi bulmuş |
despite | rağmen |
In spite of | -e rağmen |
In spite | rağmen |
although | rağmen |
establish a connection with | ile bir bağlantı kurmak |
In fact | aslında |
more importantly | daha önemlisi |
moreover | dahası |
other than | ondan başka, bunların dışında |
what does this mean to you? | bu senin için ne anlama geliyor? |
in a way | bir bakıma |
in a way to | -ecek şekilde |
in the meanwhile | bu arada, bu esnada, aynı zamanda |
in the first place | ilk başta |
so far | şimdiye kadar |
the more fool you | aptallığın daniskası |
all of a sudden | aniden, ansızın |
at one point | bir noktada, bir keresinde |
almost all | neredeyse hepsi |
almost always | neredeyse her zaman |
lose sight of | gözden kaçırmak(birini, birşeyi) |
something else | başka bir şey |
instead of | -ın yerine |
make a sensation | merak uyandırmak |
rope someone into something | birini bir şeye çekmek |
enjoy your stay | keyfini çıkarın |
have fun | iyi eğlenceler |
I have to admit | kabul etmeliyim ki |
can you imagine that? | bunu hayal edebiliyor musunuz |
I get really excited | gerçekten heyecanlanıyorum |
on behalf of you | senin adına |
be halfway through | yarılamak, yarısını bitirmiş olmak |
according to | -e göre |
based on | -e dayanarak |
such as | ... gibi |
not long after | kısa bir süre sonra, çok geçmeden |
take advice | tavsiye almak |
take a risk | risk almak |
take an advantage | avantaj elde etmek |
it's made me rethink | beni yeniden düşünmeye itti |
as far as I know | bildiğim kadarıyla |
as far as I'm concerned | bildiğim kadarıyla |
as far as i remembered | hatırladığım kadarıyla |
benefit from | ...dan faydalanmak, yararlanmak |
driven by this question | bu sorudan yola çıkarak |
from my point of view | benim görüşüme göre |
in ways that | -ecek şekilde |
for a long time | uzun süredir, uzun zamandan beri |
for that matter | ona gelince, hatta, bu yüzden |
as a matter of fact | aslında, işin doğrusu |
the truth is that | gerçek şu ki |
in the meantime | bu arada, bu esnada, aynı zamanda |
at the same time | aynı zamanda |
never have i ever | asla hiç sahip olmadım |
to be honest | dürüst olmak gerekirse |
frankly | açıkçası |
regarding to | ile ilgili olarak, ile ilişkili olarak |
ok then | tamam ozaman, peki öyleyse |
ought to | -meli/-malı (yapmalı/bilmeli vb) |
all the best | herşey gönlünce olsun |
make things better | işleri daha iyi hale getirmek, işleri yoluna koymak |
do the best one can do | elinden geleni yapmak |
do the best that one could | elinden geleni yapmak |
do the best you can | yapabileceğinin en iyisini yap |
among all | tümünün arasında |
aren't you ever going to listen to me? | Beni hiçbir zaman dinlemeyecek misin? |
i was all by myself! | tek başımaydım! |
i can't handle this all by myself | bununla tek başıma başa çıkamıyorum |
take necessary step | gerekli adımı atmak |
take next step | bir sonraki adıma geçmek |
just be quiet | sessiz ol! |
there's nothing to be afraid of | korkacak bir şey yok |
unlike.. | ...aksine, -den farklı olarak |
here we go | işte başlıyoruz |
by the likes of you | sizin gibiler tarafından |
once I have the opportunity | imkan bulur bulmaz. |
as soon as possible | imkan bulur bulmaz. |
in the form of | ...şeklinde |
in order to get meausure | önlem almak için |
things to consider | göz önünde bulundurulması gereken şeyler. |
in a matter of minutes | birkaç dakika içinde |
just in case | her ihtimale karşı |