Vitaminler vücut tarafından kolayca kullanılan bir formda gelir. | The vitamins come in a form that is easily utilized by the body. |
Ekibimiz şimdi tam güçte. | Our team is now at full strength. |
Bir hastanede kanser için tedavi ediliyor | He's being treated for cancer at a hospital |
Sanırım annem beni şişmanlatmaya çalışıyor. | I think my mum's trying to fatten me up. |
Hayvancılık ticareti için pazarlar | markets for the trading of livestock |
Binaya girmeleri engellendi. | They were prevented from entering the building. |
Tehlikeli olduğunu bilmesine rağmen eve kendi başına yürüdü. | She walked home by herself, although she knew it was dangerous. |
Antibiyotiklerin uygun kullanımı | proper use of antibiotics |
İstemeden yanlış anahtarları almışım. | I had inadvertently picked up the wrong keys. |
Kötü bir diyet, daha sonraki yaşamda sağlık sorunlarına yol açabilir. | A poor diet can lead to health problems in later life. |
ilaca dirençli bakterilerin yayılması | the spread of drug resistant bacteria |
ilaçkullanma alışkanlığı | the habit of using drug |
sel ve diğer doğal afetler | floods and other natural disasters |
Hastalıkların tedavisi | treatment of diseases |
Hayatta kalan mikroplar | the germs that survive |
Genetik mutasyonlar taşırlar | They bear genetic mutations |
Bu kitapçık yerel hizmetler hakkında yararlı bilgiler sağlar. | This booklet provides useful information about local services. |
Bakteriler normalde her yirmi dakikada bir kendilerini bölür ve üretir | Bacteria normally divide and reproduce themselves every twenty minutes |
dirençli cinsler | resistant strains |
Kelimenin tam anlamıyla milyonlarca ölümden sorumluydular. | They were responsible for literally millions of deaths. |
mikrobiyal dirençler | microbial resisters |
Sonunda bir anlaşmaya varılabileceğini umuyoruz. | We all hope that an agreement can be reached eventually. |
Adamlarına ateş etmeyi bırakmasını emretti. | He ordered his men to cease firing. |
Yasayı uygulamak polisin görevidir. | It is the duty of the police to enforce the law. |
Çocukları nasıl yetiştireceğine dair fikirleri her zaman aynı fikirde değildi. | Their ideas on how to raise children didn't always agree. |
hayvancılık | animal husbandry |
Kümes hayvanları, atlar ve balıklar için özel düzenlemelerin uygulanması gerekebilir. | Specific arrangements may need to be put in place for poultry, horses, and fish. |
Ağıllar, ahırlar ve kafesler düzgün bir şekilde temizlenir. | Pens, stalls and cages are properly cleaned |
Arabanızda hepimiz için yeterli alan var mı? | Is there enough room for all of us in your car? |
Antibiyotik kullanımını sınırlamanın ilk olumsuz etkisi | initial negative impact of limiting antibiotic use |
bulaşıcı hastalık | contagious disease |
Sadece sorunu açıklıyorum. | I'm merely explaining the problem. |
Önemli bir karar | a crucial decision |
şu ana kadar | so far |
tek etkili yöntem | the only effective method |
virüsün yayılması | spread of virus |
yaygın kullanım | widespread use |
Doktor diyetimden tuzu ortadan kaldırmamı tavsiye etti. | The doctor advised me to eliminate salt from my diet. |
Doktor tarafından önerilir. | It is recommended by the doctor. |
Makalenin içeriği tartışmalıdır. | The content of the article was controversial. |
Büyükanne ve büyükbabası tarafından yetiştirildi. | She was brought up by her grandparents. |
Doktorlar hala neyin yanlış olduğunu belirleyemiyorlar. | The doctors are still unable to determine what is wrong. |
Verimliliği%50 artırmamız gerekiyor. | We need to increase productivity by 50%. |
Cilt rengine bakılmaksızın herkes eşit muamele edilmelidir. | Everyone should be treated equally, irrespective of skin colour. |
En büyük olduğun için önden gidebilirsin. | You can go first as you're the oldest. |