It is ours | O bizimki |
Barış's mother is Turkish, mine is German | Barış'ın annesi Türk, benimki Alman |
This house is bigger than yours | Bu ev seninkinden daha büyük |
Their car is here, where is yours? | Onların arabası burada, sizinki nerede? |
My answer is wrong, theirs is correct. | Benim cevabım yanlış, onlarınki doğru. |
My cat is black, theirs is brown. | Benim kedim siyah, onlarınki kahverengi. |
My pants are red, Duo's are green | Benim pantolonum kırmızı, Duo'nunki yeşil. |
My mother's glasses are black, Duo's are blue. | Annemin gözlüğü siyah, Duo'nunki mavi. |
Our house is big, what about his? | Bizim evimiz büyük, onunki nasıl? |
This is my book, his is at school | Bu benim kitabım, onunki okulda. |
That pink hat is not yours, it is mine. | O pembe şapka seninki değil, benimki. |
We drink yours | Biz seninkini içiyoruz |
Happy birthday | İyi ki doğdun |
the school ahead | ilerideki okul |
Turn right after the bank up ahead | İlerideki bankadan sağa dön! |
the people here | buradaki insanlar |
The people there are very happy. | Oradaki insanlar çok mutlu. |
I liked the skirts that are there very much. | Oradaki etekleri çok hoşuma gitti. |
The children who are in the hospital are not happy. | Hastanedeki çocuklar mutlu değil. |
İstanbul is the biggest city in Turkey. | Istanbul Turkiye'deki en büyük şehir. |
I see that your brothers are studying. | Ben görüyorum ki senin erkek kardeşlerin ders çalışıyorlar. |
The children who are in the park want to eat candies. | Parktaki çocuklar şeker yemek istiyorlar. |
The ducks that are in the park are eating bread. | Parktaki ördekler ekmek yiyor. |
The water in this bottle is salty. | Bu şişedeki su tuzlu. |
We are drinking the wine which is here in the bottle | Buradakı şişedeki şarabı içiyoruz. |
Today's exams are very easy. | Bugünkü sınavlar çok kolay. |
Did you go to yesterday's conference? | Dünkü konferansa gittin mi? |
Yesterday's food was very nice. | Dünkü yemek çok güzeldi. |
Where is tomorrow's appointment? | Yarınki randevu nerede? |
I am studying for tomorrow's presentation. | Yarınki sunumu çalışıyorum. |
Are you coming to the conference in February? | Şubattaki konferansa geliyor musun? |
We are going to Germany on the trip in February. | Şubattaki seyahatte Almanya'ya gidiyoruz. |
the flight at three o'clock | saat üçteki uçuş |
The next conference is in that hotel. | Bir sonraki konferans şu otelde. |
What is the topic of the next presentation? | Sonraki sunumun konusu ne? |
The previous dinner was not really good. | Önceki akşam yemeği gerçekten iyi değildi. |
Where is the trip tomorrow evening? | Yarın akşamki yolculuk nereye? |
Why did they come to the previous lecture? | Önceki derse neden geldiler? |
Our house is small, yours is big. | Bizim evimiz küçük, seninki büyük. |
It is not ours. | O bizimki değil. |
This book is mine, his is at school. | Bu kitap benim, onunki okulda. |
Yours are red, mine is white | Seninkiler kırmızı, benimki beyaz |
Our house is in İstanbul, theirs is in Ankara. | Bizim evimiz İstanbul'da, onlarınki Ankara'da. |
Your teacher is old, Duo's is young | Senin öğretmenin yaşlı, Duo'nunki genç |
It is not ours. | O bizimki değil. |
The doctors in the hospital are very serıous | Hastanedeki doktorlar çok ciddi |
Fortunately we came to the hospital | İyi ki hastaneye geldik |
Children in Turkey are starting school at six years old. | Türkiye'deki çocuklar altı yaşında okula başlıyor. |
Fortunately it's not raining today. | İyi ki bugün yağmur yağmıyor. |
The house that is here is very old | Buradaki ev çok eski. |
I lıked the skirts that are there very much. | Oradaki etekler çok hoşuma gitti. |
Istanbul is the biggest city in Turkey. | Istanbul Türkiye'deki en büyük şehir. |
The lamb drinks the milk in that bottle. | Şu şişedeki sütü kuzu içer. |
Duo says "Hi" | Duo diyor ki "Selam". |
Our house is behind the school up ahead. | Bizim evimiz ilerideki okulun arkasında. |
today's | Bugünkü |
My prevıous secretary was better. | Önceki sekreterim daha iyiydi. |
Tomorrow's class is at five o'clock | Yarının dersi saat beşte |
the lesson at three | saat üçteki ders |
Three strawberries to the next customer from me. | Sonraki müşteriye benden üç çilek. |
The professor is not coming to today's lesson. | Profesör bugünkü derse gelmiyor. |
Is the flight in February or the one this evening better for you? | Şubattaki uçuş mu yoksa bu akşamki mi senin için daha iyi? |
.Where is the triip tomorrow evening? | .Yarın akşamki yolculuk nereye? |
The flight this evening is at five o'clockç | Bu akşamki uçuş saat beşte |
My Turkish teacher is bad but yours is very good. | Benim Türkçe öğretmenim kötü ama sizinki çok iyi. |
My daughter is swimming in the pool, hers is swimming in the sea | Kızım havuzda yüzüyor, onunki denizde yüzüyor |
You have your book, we have ours | Sende senin kitabın var, bizde bizimki. |
The man who is in the hospital is very tall. | Hastanedeki adam çok uzun |
The birds there | Oradaki kuşlar |
The woman in the park eats an apple | Parktaki kadın bir elma yer |
The presentation at three o'clock tomorrow will be interesting | Yarın saat üçteki sunum ilginç olacak |