Elektrik aniden gitti. | The power suddenly went out. |
dönem tatili | semester vacation |
Birçok insan öğretimi bir meslek olarak görür. | Many people regard teaching as a vocation. |
Ben okurken bir yurtta kaldım. | I stayed in a dormitory while I was studying. |
Arkadaşlarımla takılmayı planlıyorum | I am planning to hang out with my friends |
İmparator Büyük İskender | The emperor Great Alexander |
Atatürk'in halefi İsmet İnönü idi. | Atatürk' s successor was İsmet İnönü. |
muazzam miktarda para | enormous amounts of money |
Çok çeşitli etnik gruplar | wide variety of ethnic groups |
Her üç ayda bir | once every three months |
Mobil hattınıza biraz para yüklemeniz gerekiyor. | You need to put some credits to your mobile line |
Mobil hattıma 20 TL yükledim | I topped up 20 TL to my mobile line |
Ailesine karşı isyan etti. | She rebelled against her family. |
Gayet güzel göbekli marul, sadece dışındaki yaprakları soymak lazım. | A perfectly good head of lettuce, just peel off the outer layers. |
Fred tekrar geç geldi. | Fred turned up late again. |
Çok kızgındı ama şimdi sakinleşti. | He was very angry but he’s cooled down now. |
Endişelenme - sonunda her şey yoluna girecek. | Don't worry - everything will work out in the end. |
Araba fiyatları Avrupa genelinde büyük farklılıklar gösterir. | Car prices vary greatly across Europe. |
kullanım klavuzu | instruction manual |
Bankaya çok para borçlu. | He owes a lot of money to the bank. |
meraklandıran bir gerilim | a suspenseful thriller |
Daha yetenekli | more skilful |
yetenek | talent |
ortak arkadaş | mutual friend |
işçi sınıfı | working-class |
İki yıl önce hırsızlıktan hapsedildi. | He was imprisoned for burglary two years ago. |
alay ile dolu | full of sarcasm |
Konser bir havai fişek ekranıyla sona erdi. | The concert concluded with a firework display. |
Her iki cinsiyette de | in both sexes |
önemli ölçüde | considerably |
Erken Ortaçağ | early medieval |
ezici bir şekilde | overwhelmingly |
Daha önce olduğu gibi | as it had been before |
toprak sahibi | landowner |
Ben sömürülüyormuş gibi hissettim. | I felt as though I was being exploited. |
yapay olarak üretilen kar | artificially- produced snow |
Devam edemeyecek kadar yorgun olana kadar devam etti. | He just kept on going until he was too exhausted to continue. |
Geçiş dönemi | transition period |
Roma dönemi | Roman era |
ticari kapitalizm | mercantile capitalism |
kapalı tesis | indoor facility |
Yüksek teknoloji yöntemleri | high-tech methods |
olağanüstü bir başarı | an outstanding achievement |
modern öncesi | premodern |
modern ötesi | postmodern |
kitle | audience |
Öncelikle romancı olarak bilinir ama aynı zamanda şiir yazar. | She's known primarily as a novelist but she also writes poetry. |
Yunanistan'da Türk azınlığı | Turkish minority in Greece |
Sarah babasına hayran kaldı. | Sarah adored her father. |
müstakil, kendi kendine yeten | self-contained |