Bunu yapma, Furkan! | Don't do that, Furkan! |
Ne yapıyorsun? | What do you do? |
Annem ev işlerini yapar. | My mom does the housework. |
Ödevini yapmaz. | She doesn't do her homework. |
Bazı egzersizler yapması gerekir. | He needs to do some exercises. |
Yeni bir müşteriyle iş yaptım. | I did business with a new customer. |
En iyisini yap! | Do your best! |
Bu sabah bulaşıkları yıkadınmı? | Did you do the washing this morning? |
Hafta sonları çamaşır yıkarlar | They do the washing-up at the weekends. |
Annem biraz kahve yapıyor. | Mom is making some coffee. |
Her gün kahvaltı yaparım. | I make breakfast every day |
Babam dün akşam yemeği yaptı. | Dad made the dinner yesterday. |
Sekreter fotokopi çekiyor. | The secretary is making a photocopy. |
Film yönetmeni film çeker. | The film director makes movies |
Trenle gitmek beni her zaman yorar. | Going by train always makes me tired. |
Bu film beni üzdü. | That film made me sad. |
Sınavda bir hata yaptı. | She made a mistake in the exam. |
İki kişilik bir doktor randevusu aldım. | I made a doctor's appointment for two. |
Oğlum kalktığında yatağını yapar. | When my son gets up, he makes his bed. |
Çocuklar gürültü yapıyor. | The children is making a noise. |
Herşeyi berbat ettim. | I made a mess of everything |
İyi bir seçim yaptık. | We made a good choice. |
Turist bir çok fotoğraf çekiyor. | The tourist is taking a lot of photos. |
İçeri gir, lütfen! | Come in, please! |
Dün İstanbul'dan döndüler! | They came back from İstanbul yesterday! |
Ne zaman eve geldin? | When did you come home? |
Nerelisiniz? | Where do you come from? |
Bazen beni gel ve gör (ziyaret et)! | Come and see me some time! |
Buraya gel! | Come here! |
Her Cuma buraya gelir. | He comes here every Friday. |