SEARCH
You are in browse mode. You must login to use MEMORY

   Log in to start

level: Level 1

Questions and Answers List

level questions: Level 1

QuestionAnswer
He listened but didn’t hear anything else.Dinledi ama başka bir şey duymadı.
When he speaks, everybody listens.Konuştuğunda herkes dinler.
Looking closely you could see drops of water on the window.Yakından baktığınızda pencerede su damlası görebilirsiniz.
I noticed that the door was open.Kapının açık olduğunu fark ettim.
Similar trends may be observed in most modern societies.Çoğu modern toplumda da benzer eğilimler gözlenebilir.
I hardly recognized you with a beard!Seni sakalla pek tanımadım!
She laughed when she saw the expression on his face.Yüzündeki ifadeyi görünce güldü.
My car is making strange sounds.Arabam garip sesler yapıyor (çıkarıyor)
Hugh was spotted by local police and had to leave quickly.Hugh yerel polis tarafından tespit edildi ve hızlı bir şekilde ayrılmak zorunda kaldı.
It’s rude to stare.Dik bir şekilde bakmak kabalıktır.
Have you been watching the election campaign?Seçim kampanyasını izliyor musunuz?
Tom hasn’t lost his Irish accent.Tom İrlandalı aksanını kaybetmedi.
Have I described the situation accurately?Durumu doğru bir şekilde tanımladım mı?
She speaks French and Spanish so she is bilingual.O, Fransızca ve İspanyolca konuşur; bu yüzden iki dillidir.
He speaks English fluently.Akıcı bir şekilde İngilizce konuşur.
‘To have your feet on the ground’ is an idiom meaning ‘to being sensible’."Ayaklarının yere basması" "mantıklı olma anlamına gelen bir deyimdir.
She only speaks French so she is monolingual.Sadece Fransızca konuşur; bu yüzden tek dillidir.
Several of those interviewed used the phrase ‘being my own boss’.Görüşülenlerin çoğu "kendi patronum olma" ifadesini kullandı.
He never lost heart, even though his rival was way ahead.Rakibi çok ileride olmasına rağmen, asla inancını yitirmedi.
I decided to make the break and buy my own place.Ara vermeye ve kendi yerimi almaya karar verdim.
The committee should make a decision later this week.Komite bu hafta içinde bir karar vermelidir.
We are ready to put our plan into action.Planımızı eyleme geçirmeye hazırız.
It’s important to set short-term and long-term goals for your career.Kariyeriniz için kısa ve uzun vadeli hedefler belirlemek önemlidir.
Athletes must stay motivated in order to reach the top.Sporcular zirveye ulaşmak için motive kalmalıdır.
They decided to take the next step and get married.Bir sonraki adımı atmaya ve evlenmeye karar verdiler.
She turned her dream of living in Paris into a reality.Paris'te yaşama hayalini gerçeğe dönüştürdü.
Daniel is working towards his goal of becoming a chef.Daniel şef olma hedefine doğru çalışıyor.
You could ask for part-time work.Yarı zamanlı çalışma isteyebilirsiniz.
We are aware of this problem.Bu sorunun farkındayız.
Mike is looking for work.Mike iş arıyor.
Mary is prepared for retirement.Mary emekliliğe hazır.
He was very proud of himself for winning.Kazandığı için kendisiyle gurur duyuyordu.
The film wasn’t suitable for a younger person.Film genç bir insan için uygun değildi.
The story is typical of this newspaper.Hikaye, bu gazeteye özgüdür.
Sara could work for a café.Sara bir kafe için çalışabilirdi.
The committee members all agree on the need for more information.Komite üyelerinin hepsi daha fazla bilgi ihtiyacı konusunda hemfikirdir.
You need the ability to analyse and evaluate information.Bilgileri analiz etme ve değerlendirme yeteneğine ihtiyacınız var.
The major cause of these accidents is drivers going too fast.Bu kazaların en önemli nedeni, sürücülerin çok hızlı gitmesidir.
Is that the best you can come up with?Bu ortaya atabileceğinizin en iyisi mi?
The government must now deal with the problem of high unemployment.Hükümet şimdi yüksek işsizlik sorunu ile ilgilenmelidir.
We can help you solve your financial problems.Finansal sorunlarınızı çözmenize yardımcı olabiliriz.
The report suggested various ways in which the service could be improved.Rapor, hizmetin geliştirilebileceği çeşitli yollar önerdi.
Keith was late because they had cancelled a train.Keith geç kaldı çünkü bir tren iptal etmişlerdi.
Kate was impressed by the good service at the restaurant.Kate, restoranda iyi hizmetten etkilendi.
Sorry I’m late – I was stuck in heavy traffic.Üzgünüm geç kaldım - yoğun trafikte sıkıştım.
This train is overcrowded – I can’t find a seat.Bu tren aşırı kalabalık - koltuk bulamıyorum.
There are road works here because they are changing the road.Burada yol çalışmaları var çünkü yolu değiştiriyorlar.
I hate travelling in rush hour because everything is so slow.Herşey çok yavaş olduğu için trafiğn yoğun saatinde seyahat etmekten nefret ediyorum.
There is a severe delay on the motorway due to an accident.Bir kaza nedeniyle otoyolda ciddi bir gecikme var.
There is a slight delay to the flight.Uçuşta hafif bir gecikme var.