Hayal kırıklığına uğramıştım. | I was disappointed. |
Hayal kırıklığı yarattı. | It was disappointing. |
Çoğu yapraklı sebze çiğ yenir. | Most leafy vegetables are eaten raw. |
Çalıştığım şirket | The company I worked for |
Düzeltmeler üzerinde çalışıyor. | He is working on corrections. |
Hastalığımdan beklenenden daha erken iyileştim. | I recovered from my illness sooner than expected. |
Öncelikle romancı olarak biliniyor | She's known primarily as a novelist |
Soğuk agınlığına yakalanmış gibi geliyorsun. | You sound as though you’ve caught a cold. |
Ne yaptığını izle ve aynı şekilde yap. | Watch what she does and then do likewise. |
önemli bir sanatçı | a noted artist |
Kitaplar yerel okullara ücretsiz olarak dağıtılacak. | The books will be distributed free to local schools. |
dengeli bir şekilde | in a balanced way |
Çikolata karışımını eşit olarak yayın | Spread the chocolate mixture evenly |
nüfus yoğunluğu | the population density |
Daimi yerleşimciler | permanent settlers |
Yardım hazır. | Help is at hand. |
Otobüs istasyonu yakın (elinizin altında). | The bus station is close at hand. |
Hiç sevmiyorum. | I don’t like it at all. |
Etkili bir müzikal | an influential musical |
Oyun karakterlerin kişiliklerini ortaya koyuyor. | The play reveals the personalities of the characters. |
Çete savaşı | gang warfare |
ucuz seyahat | the budget travel |
Yeni bir bilgisayarı karşılayamam (ödeyemem) | I can't afford a new computer. |
Dışarıda yemek yemek nispeten ucuzdur. | Eating out is relatively cheap. |
Bir suç işlemiş olabilir. | He may have committed a crime. |
Zengin bir hayat | an affluent life |
çok zor | awfully difficult |
parlak saç | glossy hair |
Böldüğüm için üzgünüm, ama saat kaç? | Sorry to interrupt, but what time is it? |
Savurgan bir partiydi. | It was a lavish party |
Şikayet etmenin bir faydası yok. | There is no use in complaining |
İzlemeye bile cesaret edemedim. | I didn't even dare to watch it. |
Annem için hayati önem taşıyor | It is vital for my mother |
Ne kadar çok denesem de | No matter how hard I try, |
bir doktrin kümesi | a cluster of doctrines |