Hayati organları deliyorlar | They puncture vital organs |
yuvaların labirenti | labyrinth of burrows |
etoburlar | carnivores |
Araştırma raporunun dolgunluğu | The fullness of the research report |
Konu hakkındaki bilgisi eşsizdir. | His knowledge of the subject is unsurpassed. |
Nobel Ödülü sahibi | a Nobel laureate |
Her üç altın madalyayı kolayca kazandı | He walked away with all three gold medals. |
Sana bölünmemiş dikkatimi vereceğim. | I will give you my undivided attention. |
Hava "sticky" ise, o çok sıcak ve hava nemlidir. | If the weather is "sticky", it is very hot and the air feels wet. |
Evine alışır. | He gets accustomed to his home. |
O evine alışkın | He is accustomed to his home |
iyi prova edilmiş | well rehearsed |
Gazetecilik için siyaseti bırakmaya karar verdi. | He decided to forsake politics for journalism. |
İşi bitirsem de patron bana kızdı. | Much as I finished the work, the boss was angry with me. |
Çok zor/iyi | awfully difficult/good |
büyük sözleşme | big engagement |
Siyasi entrikaların bir sonucu olarak başkan oldu. | He became president as a result of political intrigue. |
birbiri ile ilişkili sorunlar | interrelated problems |
ölüm ve yaşlılık meseleleri | matters of mortality and oldness |
ulusal saplantı | national obsession |
Üzülme! Eminim ki o iyi! | Don't fret - I'm sure he's OK. |
uzun ömür ve ölümsüzlük | longevity and immortality |
Hepimiz bolca yedik. | We all ate abundantly. |
Grup/sürü halinde dolaşırlar. | They travel in packs. |
Bu hastalıklar daha yaygındır | These diseases are more prevalent |
Olay saat 12.30'da meydana geldi. | The incident occurred at about 12.30 a.m. |
Müzenin yeniliği | The newness of the museum |
Ne olursa olsun, gideceğim. | No matter what happens, I’ll go. |
Revize etmek için ne kadar saat harcarsam harcayayım, sınıfın geri kalanına yetişemiyorum. | No matter how many hours I spend revising, I don't seem to be able to catch up with the rest of the class. |
Eve varır varmaz telefon çaldı. | No sooner had we got home than the phone rang. |
evrim teorisi | theory of evolution |
bilimsel araştırmadan bağımsız | free from scientific inquiry |
Doğası gereği | inherently |
Ali konuşmaya devam ediyor. | Ali keeps talking. |
her küçük fırsatta | at every tiny opportunity |
savunmasız | vulnerable |
uluslararası ilişkiler | international relations |
Uluslararası olarak | internationally |
enfekte insanlar - hastalık bulaşmış kişler | infected people |
dünya çapında savunucular | advocates around the world |
Mesleki rehberlik | Vocational guidance |
erkeklere yardım etme süreci | the process of assisting boys |
Çocuklukta büyüme | Childhood growth |
büyümenin durması | the cessation of growth |
dik, amudi | perpendicular |
zayiat | casualty |
müzenin yağmalanması | the looting of the museum |
korumasız müze | unguarded museum |
Bağdat'ın düşüşü | the fall of Baghdad |
koalisyon kuvvetleri | coalition forces |
bir kadının mermer kafası | marble head of a woman |
değerli bir heykel | a precious statue |
Binlerce hazinenin arasında | Among the many thousands of treasures |
neyse ki | Fortunately |
en acı kızgınlık | the most bitter resentment |