Koşacağım | I will run |
Ödevimi yapacağım. | I will do my homework. |
Yemek yapacağım. | I will cook. |
Yemek yiyeceğim. | I will eat. |
Arkadaşlarımla pikniğe gideceğim. | I will go to the picnic with my friends. |
Ailemle birlikte film izleyeceğim. | I will watch movie with my family. |
Köpeğimle yürüyeceğim. | I will walk with my dog. |
Annemle temizlik yapacağım. | I will clean with my mother. |
Araba kullanacak. | He will drive a car. |
Çiçekleri sulayacak. | She will water the flowers. |
Saçını tarayacak. | She will comb her hair. |
O bir pasta yapacak. | She will make a cake. |
O alışveriş yapacak. | She will shop. |
O bir kanepe alacak. | She will buy a sofa. |
Köpek sahipleneceğiz. | We will adopt a dog. |
Ankara'ya gideceğiz. | We will go to Ankara. |
Kitap okuyacağım. | I will read a book. |
Süt içmeyeceğim. | I will not drink milk. |
Uyumayacağım. | I won't sleep. |
Yürümeyeceğim. | I won't walk. |
Spor yapmayacağım. | I won't do sports. |
Yüzmeyecekler | They won't swim |
Yeni eve taşınmayacaklar. | They will not move to the new house. |
Doktora gitmeli. | He should go to the doctor. |
Sigara içmemeliyim. | I shouldn't smoke. |
İlaç almalıyım. | I should take medicine. |
Erken yatmalıyım. | I should sleep early. |
Süt içmeliyim. | I should drink milk. |
Arabayı daha yavaş sürmeli. | He should drive car slower. |
Hayvanları beslemeli. | He should feed the animals. |
Pencereleri kapatmalıyız. | We should close the windows. |
Işıkları açmalıyız. | We should turn on the lights. |
Ben yüzebilirim. | I can swim. |
Dağa atlayabilirim. | I can jump to the mountain. |
Uçamam. | I can't fly. |
Arapça okuyabilirim. | I can read Arabic. |
Bisiklete binebilirim | I can ride a bike |
Sütlü çay içebilirim. | I can drink tea with milk. |
Saçını boyayabilirim. | I can dye your hair. |
Masayı taşıyabilirim. | I can carry the table. |
Geç gelebilirim. | I can come late. |
Okula kendim gidebililirim. | I can go to school by myself. |
Çin mantısı yapabilirim. | I can make Chinese ravioli. |
Bir ev inşa edebiliriz. | We can build a house. |
O saç kesebilir. | She can cut hair. |
O oyuncak bebek yapabilir. | She can make a doll. |
O pizza yapabilir. | He can make pizza. |
O inek sağabilir. | He can milk the cow. |
O yumurta toplayabilir. | She can collect eggs. |
Kobralar ile dans edebilir. | She can dance with cobras. |
Onlar yükseğe tırmanabilir. | They can climb high. |
Onlar kayak yapabilir. | They can ski. |
Paten yapabilirler. | They can skate. |
Onlar Çince konuşabilir. | They can speak Chinese. |
Sen bebek bakabilirsin. | You can take care of the baby. |
Sen fındık toplayabilirsin. | You can collect nuts. |
Sen sandalye taşıyabilirsin. | You can carry chairs. |
Paltom olmadan dışarı çıkmamalıyım. | I shouldn't go out without my coat. |
Günde bir kere | Once a day |
Günde iki kere | Twice a day |
Haftada bir kere | Once a week |
Haftada iki kere | Twice a week |
Haftada üç kere | Three times a week |
Haftada bir kere sinemaya giderim. | I go to the cinema once a week. |
Günde iki kere dişimi fırçalarım. | I brush my teeth twice a day. |
Haftada beş kere okula giderim. | I go to school five times a week. |
Tuhaf olanı seç. | Choose the odd one out. |
Alakasız | Irrelevant |
Bazen eve erken geliyorum. | I come home early sometimes. |
Her zaman süt içerim. | I always drink milk. |
Ara sıra yemek yaparım. | I cook occasionally. |
Neredeyse hiç dışarı çıkmaz. | He almost never goes out. |
Nadiren uyur. | He rarely sleeps. |
Çok yaşa. | Bless you. |
Geçmiş olsun. | Get well soon. |
nadiren | rarely |
ara sıra | sometimes |
her zaman | always |
genellikle | generally |
ara sıra | occasionally |
iki günde bir | every two days |
ayda bir | once a month |
yılda bir | once a year |