alışveriş merkezine gitmek istiyorum | I want to go to the mall |
Bazı bilgisayar malzemeleri satın almak istiyorum. | I want to buy some computer stuff. |
İki bilgisayar mağazası var. | There are two computer stores. |
Yine de çok pahalı. | They're so expensive, though. |
Dördüncü katta büyük bir kitapçı var. | There's a huge bookstore on the fourth floor. |
Orada okuyabileceğiniz birçok İngilizce kitabı var. | There are a lot of English books you can read there. |
Senden ne haber? | What about you? |
Oradaki yiyeceklere ne dersin? | How about the food there? |
Üçüncü katta büyük bir yemek alanı var | There's a big food court on the third floor |
Çeşitli yiyecekler alabilirsiniz. | You can get a variety of food. |
Alışveriş merkezinde başka ne var? | What else is there at the mall? |
Rahatlamayı seviyorum | I like to relax |
Kulağa hoş geliyor. | That sounds good. |
Belki bir film izleyebiliriz. | Maybe we can watch a movie. |
Çatı bahçesinden görebilirsiniz. | You can see out from the roof garden. |
Alışveriş merkezinde sinema salonu var mı? | Is there a movie theater at the mall? |
Süpermarket oldukça büyük. | The supermarket is pretty big. |
Görmem gereken başka bir şey var mı? | Is there anything else I should see? |
Bazı dükkanlar biraz pahalı. | Some shops are a bit expensive. |
Muhtemelen gece yarısına kadar evde olacağım. | I'll probably be home by midnight. |
Okulum sadece hafta içi açık. | My school is open only on weekdays. |
Hafta sonları okula gitmiyorum. | I don't go to school at the weekends. |
Yürümek zor. | It is hard to walk. |
bütün gün ders çalışıyorum. | I am studying all day. |
Belki gelir. | Maybe he will come. |
Sana akşam yemeği alacağım. | I will buy you dinner. |
Kulağa harika geliyor. | It sounds great. |
Bu mükemmel!. | That's perfect!. |
Bademciklerim şişti. | My tonsils are swollen. |
Duş aldım. | I had a shower. |
İngilizce sınavım vardı. | I had an English exam. |
şimdiye kadar... | so far ... |
deneme sınavı | practice exam |
ikinci sınavım | my second exam |
hepsi bu kadar | that is all |
Heja hakkımızda kötü bir şey söyledi. | Heja told something bad about us. |
Melek son zamanlarda değişti. | Melek has changed recently. |
Yemekhanede beraber oturuyorlar. | They sit together in the cafeteria. |