level: 2nd December
Questions and Answers List
level questions: 2nd December
Question | Answer |
---|---|
kendi kendini yetiştirmiş | self-taught |
büyük ölçüde bir konut banliyösü | a largely residential suburb |
Plaja gitmek için yola çıktık. | We set off to go to the beach. |
Yöneticinin dikkatini çekti | He drew the attention of the manager |
Ara sıra karşılaşmalar | occasional encounters |
Bir harita çizdim | I sketched a map |
Onu gördüm | I spotted her |
Birbirleri ile çok iyi geçiniyorlar | They get on very well each other |
Nerede olduğunu bilmiyorum. | I don’t know whereabouts it is. |
düşmanca davranışlar | hostile behaviours |
ilköğretim | primary education |
Çoğu eğitim hayır kurumları tarafından gerçekleştirilir. | Most education is carried out by charities. |
ağır yük | heavy burden |
istikrarlı düşüş | steady decline |
Eğitime Erişim | access to education |
mutlak yoksulluk içinde | in absolute poverty |
geçinme bedeli | the cost of living |
ip eğirme makinesi | spinning machine |
dokuma tezgahı | power loom |
seri üretim | mass production |
Sosyal sistemi değiştirdi. | It altered the social system. |
Aristokrasi önemini azalttı | The aristocracy diminished its importance |
Kırsal köylülük | the rural peasantry |
ücretli | wage earner |
bilimsel temel | scientific basis |
Geri dönüşü olmayan değişiklikler | irreversible changes |
Heyecana kapılmıştı. | She was overwhelmed by the excitement |
Ben tokum. | I am full up. |
Ulusal Bilinç | national consciousness |
Kapsamlı sosyal refah programları | comprehensive social- welfare programmes |
Bu bir istisnadır. | It is an exception. |
iş sahibi olanlar | those holding a job |
kış mahalleleri | winter quarters |
denizde bir fok | a seal in the sea |
Ren geyiği | caribou |
koli dağıtmak | distribute parcels |
mısır gevreği | ptarmigan |
kutuplarda sürekli donmuş toprak | permafrost |
aynı havlu üzerinde | on the same towel |
Şezlong | deckchair |
her zamanki gibi | as usual |
Ali'nin bu kazayla hiçbir ilgisi yoktur. | Ali has nothing to do with this accident. |
Teyzemi gördüm. (şans eseri gördüm.) | I happened to see my aunt. |
Teyzeme rastladım. | I ran into my aunt. = bump into |