all day long | tüm gün boyunca |
It doesn't work like that. | O şekilde çalışmıyor. (öyle söylendiği gibi değil.) |
silverware | Çatal, Bıçak, Kaşık Takımı |
I need to buy dinnerware. | Yemek takımı almam gerekli. |
according to them | onlara göre |
in their opinion | onların görüşüne göre |
Bedspread | yatak örtüsü |
in order for me to get married | Evlenebilmem için |
in order Ali to find a job | Ali'nin bir iş bulması için |
in order my colleagues to be happy | meslektaşlarımın mutlu olmaları için |
in order people to live longer | İnsanların daha uzun yaşaması için |
in order my fiance to be happy | Nişanlımın mutlu olması için |
in order my fiance to have a car | Nişanlımın bir arabaya sahip olması için |
in order for me to buy a house | Bir ev almam için |
Have you got engaged? | Nişanlandınız mı? |
We haven't got engaged yet. | Henüz nişanlanmadık. |
July | Temmuz |
My boyfriend is going to take my father's blessing. | Erkek arkadaşım babamın hayır duasını alacak. (babamdan beni isteyecek) |
My rising sign is Capricorn. | Yükselen burcum Oğlak. |
My boyfriend is three years older than I am. | Erkek arkadaşım benden üç yaş büyük. |
wedding invitation | düğün davetiyesi |
My boyfriend does whatever I want. | Erkek arkadaşım ne istersem onu yapar. |
We are going to have our wedding whenever we want. | Ne zaman istersek düğünümüzü yapacağız. |
We are going to have our wedding wherever we want. | Düğünümüzü istediğimiz yerde yapacağız. |
We are going to invite whoever we want. (whom) | Kimi istersek onu davet edeceğiz. (kime) |
Who broke the vase is a mystery. | Vazoyu kimin kırdığı bir gizemdir. |
Ali doesn't trust people. | Ali insanlara güvenmez. |
It is up to Ali. | Ali'ye kalmış. |
This watch must be very expensive. | Bu saat çok pahalı olmalı. |