Skill assesment test | beceri kabul testi |
I found out where they were. | Nerede olduklarını öğrendim. |
We are likely to satisfy their expectations | Beklentilerini karşılayacağız muhtemelen |
operational requirements | Operasyonel Gereksinimler |
technical solutions | Teknik Çözümler |
technical shortcomings | Teknik eksiklikler |
conflicts between them | Aralarındaki Çatışmalar |
crime and punishment | suç ve Ceza |
the flight was delayed | Uçuş ertelendi |
absence of paper | kağıt yokluğu |
expansion | genleşme |
variety | çeşitlilik |
highly meaningful stimulus | son derece anlamlı uyaran |
This booklet provides useful information | Bu kitapçık yararlı bilgiler sağlar |
adaptive social interaction | Uyarlanabilir sosyal etkileşim |
deceptive | aldatıcı |
redundant | gereksiz |
erroneous | hatalı |
He supports excellence | Mükemmelliği destekliyor |
broad range of services | geniş hizmet yelpazesi |
various institutions | Çeşitli kurumlar |
The services is temporarily halted. | Hizmetler geçici olarak durdurulur. |
extensively | kapsamlı bir şekilde |
accurately | doğruca |
incidentally | tesadüfen |
severely | şiddetli |
If people admire a group, | İnsanlar bir gruba hayransa, |
I was deeply offended | Çok rahatsız oldum |
It divided into two. | İkiye ayrıldı. |
immigrants and refugees | Göçmenler ve Mülteciler |
in pursuit of freedom | Özgürlük peşinde |
a desirable environment | arzu edilen bir ortam |
She is falling behind her program. | Programının arkasına düşüyor. |
He gave up smoking | sigara içmeyi bıraktı. |
She turned down his offer. | Teklifini geri çevirdi. |
He took off in the middle of the night | gecenin ortasında ayrıldı. |
Native tribes | Yerli kabileler |
long before | çok önceden |
political views | Politik Görüşler |
Romans invaded Europe. | Romalılar Avrupa'yı istila ettiler. |
the most comprehensive subway system | en kapsamlı metro sistemi |
the most populous | en kalabalık |
currently | şu anda |
across the globe | Dünya çapında |
the search for gold | altın için arama |
significant influence | önemli etki |
He was regarded as a musical genius | Müzikal bir dahi olarak kabul edildi |
his talent was impressive | Yeteneği etkileyiciydi |
Provided that he behave himself, | kendisi gibi davranması koşuluyla |
as long as he helps us, | Bize yardım ettiği sürece |
widely distributed throughout the brain | beyin boyunca yaygın bir şekilde dağıtılmış |
varying types | değişen türler |
with each other | birbirleriyle |
Humans are creatures who can communicate | İnsanlar iletişim kurabilen yaratıklardır |
We act accordingly | Buna göre hareket ediyoruz |
that is, | yani, |
their benefits were exaggerated | Faydaları abartıldı |
I’ll take an umbrella in case it rains. | Yağmur yağması durumunda bir şemsiye alacağım. |