Arkadaşıma kızdım. | I got angry with my friend. |
Uyumanı istiyorum. | I want you to sleep. |
Gelmeni istiyorum. | I want you to come. |
Kardeşimin koşmasını istiyorum. | I want MY BROTHER to run. |
Benden ne yapmamı istersiniz? | What do you want ME to do? |
Babamın ne yapmasını istiyorsun? | What do you want MY FATHER to do? |
Elsa'yı izlemesini istemiyoruz. | We don’t want her to watch Elsa. |
Evraklarımı göndermemi istediler. | They wanted ME to submit my paperwork. |
Aliden'ın evraklarını göndermesini istediler. | They wanted ALİ to submit his paperwork. |
Öğrencilerimin kitap okumasını istiyorum. | I want my students to read books. |
Öğrencilerimin birçok şey öğrenmesini istiyorum. | I want my students to learn many things. |
Ahmet'in bana yardım etmesini istiyorum. | I want Ahmet to help me. |
Ahmet'e yardım etmek istiyorum. | I want to help Ahmet. |
Anneme yardım etmek istiyorum. | I want to help mum. |
Annemin bana yardım etmesini istiyorum. | I want mum to help me. |
Telefonu yüzüne kapattım. | I hung up the phone. |
Bu tür davranışlardan rahatsızım. | I am annoyed by these kinds of behaviours. |
Portekiz'de yaşayan bir arkadaşım var. | I have a friend who lives in Portugal. |
Piyasalar işleten iki amcam var. | I have two uncles who run markets. |
Çok iyi oynayabilen bir arkadaş | a friend who can play very well |
Çok iyi oynaması gereken bir arkadaş | a friend who should play very well |
Çok iyi oynayan bir arkadaş | a friend who played very well |
Her gün oynayan bir arkadaş | a friend who plays every day |
Her gün oynayan bir kadın | a woman who plays every day |
Çeşmeyi kıran kişiyi tanımıyorum. | I don’t know the person who broke the fountain. |
Bize parkta yardım eden kişiyi tanımıyorum. | I don’t know the person who helpED us in the park. |
Bize parkta yardım eden polisi bilmiyorum. | I don’t know the policeman who helpED us in the park. |
Gitar çalan bir çocuk var. | There is a child WHO plays the guitar. |
Gitar çalabilecek bir çocuk var. | There is a child WHO can play the guitar. |
Gülümseyen bir çocuk var. | There is a child who is smiling. |
Metro'da insan kaynakları yöneticisi olan bir arkadaşım var. | I have a friend who is human resources manager at Metro. |
Almanya'da yaşayan bir arkadaşım var. | I have a friend who lives in Germany. |
farkettim | I noticed |
Burada ne kadar yaşayacağımı bilmiyorum | I dont know how long I will live here |
buraya gelmeden önce | before I came here |
birleşmiş milletler | United Nations |
IELTS sınavına girdi | she entered the IELTS exam |
2 yıl boyunca geçmezse | If she doesn't pass for 2 years |
okuldan atıldı | she gets expelled |
1997'de evlendim | I got married in 1997 |
Bağırdığımda | When I yelled |
5 aydır markette çalışıyorum | I have been working at a supermarket for 5 months |
yıllar önce geldiler | they came many years ago |
şeflerimden biri | one of my chefs |
çalışkan, disiplinli, anlayışlı | hardworking, disciplined, understanding |
Ona karşı nasıl davranacağımı bilmiyorum | I don't know how to act towards him |
onlarla anlaşırım | I get along with them |
kimse anlamıyor | nobody understands |