Atatürk Caddesi'nde yeni bir evcil hayvan dükkanı açıldı. | A new pet shop opened on Atatürk street. |
Melis dükkana bakmaya gitti. | Melis went to look at the shop. |
parlak bir kuş | a brightly cloured bird |
Kuşun kırmızı tüyleri vardı. | The bird had red feathers. |
Kuşun uzun bir gagası vardı. | The bird had a long beak. |
Dükkanın içinde, | Inside the shop, |
Büyük bir akvaryum vardı. | There was a large fish tank. |
Balıklar çok çeşitli şekillerde, boyutlarda ve renklerdeydi. | The fish were many shapes, sizes, and colours. |
Dükkanın arkasında, | In the back of the shop, |
Küçük bir kafes vardı. | There was a small cage. |
Tüylü yavru kediler vardı. | There were furry kittens. |
Yavru kediler küçüktü. | The kittens were tiny. |
Martha bir yavru kedi almaya karar verdi. | Martha decided to buy a kitten. |
Dün harika bir gün geçirdim. | I had a great day yesterday. |
Bir şey söylemeyi seviyorum. | I' d like to tell something. |
Arka bahçemiz yok. | We don't have a backyard. |
Serin otlarda rahatlamayı seviyorum. | I like relaxing in the cool grass. |
Yıldızlara bakmayı seviyorum. | I like looking up at the stars. |
Yıldızlar beni mutlu ediyor. | The stars make me happy. |
Takımyıldızların isimlerini biliyorum. | I know the names of constellations. |
Yıldızlar gökyüzünde. | The stars are in the sky. |
Çantamı aradım. | I looked for my bag. |
Büyük Ayı, yıldızlardan yapılmış bir kepçe gibi görünüyor. | Big Dipper looks like a spoon made of stars. |
Yıldızlara bakarken | While we are looking at the stars, |
Bir bebeğin ağladığını duyduk. | We heard a baby cry. |
Annem şarkı söylemeye başladı. | My mom began to sing. |
Annemin güzel şarkısını duydu. | He heard my mom's pretty song. |
Hepimiz gülümsüyoruz. | We all smile. |