Dün Ankara'dan geldim. | I came from Ankara Yesterday. |
Saat 15 'te okuldan geldim. | I came from school at 15 o'clock. |
O ağaçtan düştü. | He fell from the tree. |
Parayı benden aldı. | She took the money from me. |
Onlar tehlikeden kaçtılar. | They escaped from danger. |
O Elmalardan reçel yaptı. | She made jam from apples. |
Kedi çatıdan düştü. | The cat fell from the roof. |
Çekmeceler var. | There are drawers. |
İki ayna var. | There are two mirrors. |
Oda düzenli değil. | The room is not tidy. |
Aksesuarlar var. | There are accessories. |
Bir havlu var. | There is a towel. |
Uyumak zorundayım. | I have to sleep. |
Uyumalıyım. | I must sleep. |
Çalışmak zorunda değilim. | I don't have to study. |
Trafik lambası kırmızıyken geçmemeliyim. | I musn't pass, when traffic lamp is red. |
Gece dışarı çıkmamalıyım. | I musn't go out at nignth. |
Karate kursuna gitmek zorunda değilim. | I don't have to go to carate course. |
Su içmeliyim. | I must drink water. |
Okula gitmek zorundayım. | I have to go to school. |
Çalışmalıyım. | I should study. |
Hayvanları öldürmemelisin. | You musn't kill the animals. |
Doğayı korumalıyız. | We must protect the nature. |
Annem bana dedi. | My mother said me. |
Bence öğretmen olmalısın. | I think, you should be a teacher. |
Aslında geçmişte öğretmen olmak istiyordum. | Actually, ın the past, I wanted to be a teacher. |
Cuma günleri İngilizce, Almanca, coğrafya ve fizik derslerim var. | On fridays, I have English, deuthch, geography and physic lessons. |
Alparsalan benimle evdeydi. | Alparsalan was at home with me. |
Farklı odalarda televizyon izledik. | We watched TV in different rooms. |
Birlikte televizyon izledik. | We watched TV together. |
Erken kalkmalıyım. | I should wake up early. |
Kitap okumalıyım. | I should read book. |
Hastaneye gitmelisin. | You should go to hospital. |
Soğuk dondurma yememelisin. | You shouldn't eat cold icecream. |
Okula geç kalmamalısın. | You shouldn't be late for school. |
Onların arkasında bir kadın var. | There is a woman behind them. |
Karate kursu yerine tenis kursuna gitmek istedim. | Instead of karate course, I wanted to go to tennis course. |
Çay yerine meyve suyu içerim. | Instead of tea, I drink juice. |
Arkadaşımın evinde bir kedi vardı. | There was a cat in my friend's house. |