Pino çalamıyordu. | She couldn' play pino. |
Araba kullanamıyorlardı. | They couldn't drive a car. |
İngilizce konuşabiliyordu. | She could speak english. |
Erken kalkmak zorunda değildim. | I didn't have to wake up early. |
Dün okula gitmek zorunda değildim. | Yesterday, I didn't have to go to school. |
Bugün ders çalışmak zorundaydım. | Today, I had to study. |
Bugün, dışarı çıkmak zorundaydım. | Today, I had to go out. |
Yarın erken kalkmam gerekecek. | Tomorrow, I will have to wake up early. |
Yarın, çalışmam gerekecek. | Tomorrow, I will have to study. |
Sağlıklı bir yaşam için ne yapmalısın? | What should you do for a healty life? |
Telefonuma bakmamalıyım. | I shouldn't look on my phone. |
Düzenli uyumalıyım. | I should sleep regularly. |
Korku filmleri dışında diğer tüm filmleri severim. | Except horror films, I like all other films. |
Günlük kıyafetler giymeyi severim. | I like wearing casual clothes. |
Etek giymeyi sevmem. | I don't like wearing skirts. |
Bazen şapka takarım. | Sometimes, I wear hat. |
Turuncu çizgili tişört ve okul adı. | With t-shirt with orange lines, and school name. |
Siyah kot giyeriz. | We wear black jean. |
Baharı severim çünkü hiçbir şey yapmak zorunda değilim. | I like spring because, I don't have to do anything. |
Eskiden en sevdiğim mevsim yaz mevsimiydi, çünkü yüzmeyi severdim. | In the past, my favorite season was summer, beacuse I liked swimming. |
Doğum günümü hep birlikte kutlarız. | We celebrate my birthday all together. |
Öğleden sonra derslerini daha çok tercih ederim. | I prefer afternoon classes more. |
Sabahları özgür olmak isterim. | I want to be free in the mornings. |
Yiyecekler için para harcamayı severim. | I like to spend money for foods. |
Parayla saygıyı satın alamam. | I cannot buy respect with money. |
Kızlardan birinin kırmızı ojesi var. | One of the girl has red nail polish. |
İzmit'e giderken müzik dinlerim. | When I am going to İzmit, I listen to music. |