I run out of milk. | Sütüm bitti. |
We ended up with eating pizza. | Pizzayla yemeyle sonuçlandık. - En sonunda pizza yedik. |
She made up for her mistake. | Hatasını telafi etti. |
I'll get back to you later. | Sana daha sonra döneceğim. |
I need to cut down on sweets. | Şekerli şeyleri azaltmam lazım. |
I rely on her for help. | Ona yardım için güveniyorum. |
Look up the word in the dictionary. | Sözlükte kelimeye bak. |
I'll put off the meeting. | Toplantıyı erteleyeceğim. |
I want to take up painting. | Resim yapmaya başlamak istiyorum. |
Take an umbrella in case it rains. | Yağmur yağarsa diye bir şemsiye al. |
He arrived just as the movie started. | Film başladığı anda geldi. |
It was raining, so we stayed indoors. | Yağmur yağıyordu, bu yüzden içeride kaldık. |
He looked at me as if he had seen a ghost. | Bana hayalet görmüş gibi baktı. |
She walked towards the park. | Parka doğru yürüdü. |
Once I finish this book, I'll lend it to you. | Bu kitabı bitirdikten sonra sana ödünç vereceğim. |
He missed the train, hence he was late. | Treni kaçırdı, bu yüzden geç kaldı. |
He was so tired that he fell asleep immediately. | O kadar yorgundu ki hemen uyudu. |
In terms of quality, this product is excellent. | Kalite açısından bu ürün mükemmel. |
The match was canceled because of the rain. | Maç yağmur nedeniyle iptal edildi. |
She did it for the sake of her family. | Ailesi için yaptı. |
In case of an emergency, call 911. | Acil durumda 911'i ara. |
Therefore, she passed the exam. | Bu yüzden sınavı geçti. |
Finish your homework; otherwise, you can't go out. | Ödevini bitir; aksi takdirde dışarı çıkamazsın. |
It's a beautiful city, and furthermore, it has great food. | Güzel bir şehir ve dahası harika yemekleri var. |
Let's have pizza instead of pasta. | Makarna yerine pizza yiyelim. |
Everyone came to the party except for Tom. | Tom hariç herkes partiye geldi. |
I couldn't go to the party due to a prior commitment. | Önceden bir taahhüdüm olduğu için partiye gidemedim. |
The flight was delayed due to bad weather. | Kötü hava koşulları nedeniyle uçuş gecikti. |
She missed the train due to heavy traffic. | Yoğun trafik nedeniyle treni kaçırdı. |
I'll study hard for the exam in contrast with my lazy classmates. | Tembel sınıf arkadaşlarımla karşılaştırıldığında sınav için sıkı çalışacağım. |
No matter how hard he tries, he can't solve the puzzle. | Ne kadar uğraşırsa uğraşsın, bulmacayı çözemiyor. |
We ran out of time and couldn't finish the project. | Zamanımız tükendi ve proje tamamlayamadık. |
I ended up with a headache after a long day at work. | Uzun bir iş gününden sonra baş ağrısıyla sonuçlandım. |
She tried to make up for her mistake by apologizing. | Hatasını telafi etmek için özür dileyerek denedi. |
I need to get back to my emails later. | Daha sonra e-postalarıma geri dönmeliyim. |
I'm cutting down on sugar to improve my health. | Sağlığımı iyileştirmek için şeker tüketimini azaltıyorum. |
I rely on my alarm clock to wake me up in the morning. | Sabahları beni uyandırmak için alarm saatime güveniyorum. |
Look up the meaning of this word in the dictionary. | Bu kelimenin anlamını sözlükte ara. |
I'll have to put off our meeting until next week. | Toplantımızı gelecek haftaya kadar ertelemem gerekecek. |
I want to take up playing the guitar as a hobby. | Hobilerim arasına gitar çalmayı eklemek istiyorum. |
Take an umbrella in case it rains. | Yağmur yağarsa diye bir şemsiye al. |
He arrived just as the movie started. | Film başladığı anda geldi. |
She looked at me as if she had seen a ghost. | Bana sanki hayalet görmüş gibi baktı. |
He walked towards the park. | Parka doğru yürüdü. |
Once I finish my homework, I'll go out to play. | Ödevimi bitirdikten sonra dışarı çıkacağım. |
Hence, I will not be attending the meeting. | Bu nedenle, toplantıya katılmayacağım. |
She was so excited that she couldn't stop smiling. | Çok heyecanlıydı ki gülümsemeyi durduramadı. |
In terms of price, this product is affordable. | Fiyat açısından, bu ürün uygun fiyatlıdır. |
The game was canceled because of the rain. | Oyun yağmur nedeniyle iptal edildi. |
I'm learning English for the sake of my career. | Kariyerim için İngilizce öğreniyorum. |
In case of a fire, use the fire extinguisher. | Yangın durumunda yangın söndürücüyü kullanın. |
Therefore, we decided to go on a vacation. | Bu nedenle, tatil yapmaya karar verdik. |