Hiç başka bir ülkeye seyahat ettiniz mi? | Have you ever traveled to another country? |
Hiç bungee jumping yapmayı denediniz mi? | Have you ever tried bungee jumping? |
Hiç büyük bir kitlenin önünde şarkı söylediniz mi? | Have you ever sung in front of a large audience? |
Hiç suşi yediniz mi? | Have you ever eaten sushi? |
Hiç paraşütle atladınız mı? | Have you ever gone skydiving? |
Hiç motosiklete bindiniz mi? | Have you ever ridden a motorcycle? |
Hiç ünlü biriyle yüz yüze tanıştınız mı? | Have you ever met a celebrity in person? |
Hiç tüplü dalış denediniz mi? | Have you ever tried scuba diving? |
Hiç bir dağa tırmandınız mı? | Have you ever climbed a mountain? |
Hiç bir müzik aleti çalmayı öğrendiniz mi? | Have you ever learned to play a musical instrument? |
arkadaşlarımdan ikisi | two of my friends |
Kanada'da yaşamak isterdim. | I would like to live in Canada. |
Bir mola vermeliyim. | I must take a break. |
kılçık, kemik | Fishbone, bone |
program | schedule |
almak | receive |
tanımları hatırlamak | remembering the definitions |
nasıl olmasını isterdin | how would you like it to be |
Gurur duymak | I am proud of |
atmak - fırlatmak | throw |
Çinliler çalışkan değildir | chinese people are not hardworking |
dövmeci | tattoo artist |
yanlışlıkla telefonunuzu kırarsanız | if you accidentally break your phone |
ama kardeşin sana yardım edebilir | but your sibling can help you |
ailedeki en yaşlı kişi ilişkilerin sürdürülmesinde önemli bir role sahiptir | oldest person in the family holds an important role in maintaining the relationships |
Bir aileniz varsa, asla yalnız ya da kötü hissetmezsiniz, hatta hissetseniz bile | If you have a family, you never feel alone or bad, or even if you do |
Sinemaya gitmeye değer mi? | Is it worth it to go to the cinema |
fırsat | opportunity |
çoğu müşteri hamur işi yiyecekler için alışveriş yapma fırsatını yakalar | most customers take the opportunity to shop for staples |