Ankara'da doğdum. | I was born in Ankara. |
Kışın eldive giyerim. | I wear gloves in winter. |
İki küçük kız kardeşim var. | I have two younger sister. |
Muhtemelen bu akşam seni arayacağım. | I'll probably call you this evening. |
1998'de okuldan ayrıldı. | He left school in 1998. |
Onlar, ikizler. | They are twins. |
Melis adında bir kız kardeşim var. | I have a sister named Melis. |
2020'den önce ki bir zamanda, | sometime before 2020, |
Ankara, Türkiye'nin başkentidir. | Ankara is the capital city of Türkiye. |
Yönetici olarak çalıştı. | She worked as a manager. |
Shakespeare birçok oyun yazdı. | Shakespeare wrote many plays. |
Veba korkunç bir hastalıktı. | Plague was a terrible disease. |
Tarsus'ta binlerce insan yaşıyor. | Tousands of people live in Tarsus. |
Bu süre içinde/boyunca | During this time, |
Şiir yazmayı seviyorum. | I like writing poems. |
Oyunlar yerine şiirler yazdı. | He wrote poems instead of plays. |
Shakespeare'in Sonetleri | Shakespeare's sonnets |
Ona Suzie derler. | She is called Suzie. |
The Globe meşhur bir tiyatrodur. | The Globe is a famous theatre. |
Bu bina yuvarlak. | This building is round. |
Sahnenin önünde durdu. | He stood in front of the stage. |
Koltuğa oturdum. | I sat on the seat. |
İzleyiciler arasında çok sayıda çocuk vardı | There were many children in the audience |
Bağırmaya gerek yok. | There is no need to shout. |
Oyuncuları çırptılar. | They clapped the players. |
Müzisyenler özel sesler yarattı. | Musicians created special noises. |
Müzede eski bir top gördüm. | I saw an old cannon in the museum. |
Çok iyi oynadılar. | They acted very well. |
Mutlu sonları severim. | I like happy endings. |
Telefon Bell tarafından icat edildi. | Telephone was invented by Bell. |
ifade, deyim | expression |
Esma harika hikayeler yazacak. | Esma will write wonderful stories. |
Büyük bir patlama duydum. | I heard a big bang. |