Ali ise diğer yandan kötümser. | Ali, on the other hand, is pessimistic. |
Talimatları tam olarak takip etti. | He precisely followed the directions. |
Çinliler büyük olasılıkla ilk çay içenlerdi. | The Chinese were most likely the first tea drinkers. |
O esasen bencil birr kişi. | She is an essentially selfish person. |
İsteksizce kabul etti. | He agreed reluctantly. |
Büyük çabalarına rağmen başarısız oldu. | He failed in spite of his great effort. |
Hastalığı nedeniyle seyahatini iptal etti. | He cancelled his trip on account of his illness. |
Benim yerine toplantıya gidecek misin? | Will you go to the meeting instead of me? |
Onun nerede olduğu hakkında bir şey biliyor musunuz? | Do you know anything concerning his whereabouts. |
Mehmet'in aksine, Ali pop müziği sever. | Unlike Mehmet, Ali likes pop music. |
Çiftçiler sebzenin yanı sıra çiçek yetiştiriyorlar. | Farmers grow flowers as well as vegetables. |
Onun dışında herkes toplantıdaydı. | Everyone was at the meeting but him. |
İhmali nedeniyle bir kaza meydana geldi. | Owing to his negligence, an accident occured. |
Yapay zeka teknolojisi bilgisayar analiziyle geliştirildi. | AI technology improved through computer analysis. |
Salih'le birlikte beş kişi olacağız. | There will be five of us besides Salih. |
Popüler inanışın aksine, erkekler kadınlardan daha fazla dedikodu yapıyorlar. | Contrary to popular belief, men gossip more than women. |
Onun tedavisi ile ilgili şikayetler aldık. | We received complaints regarding his treatment. |
Merve'nin odasının aksine, Helin'in odası düzenli. | In contrast to Merve's room, Helin's room is tidy. |
Bebeklerin vücutlarına oranla büyük kafaları vardır. | Babies have big heads in proportion to their bodies. |
Satış açısından şirket başarılı değildir. | In terms of sales, the company is not successful. |