Bazı zorlukları var | They have some difficulties |
açık bir cevap | an obvious answer |
Yeteneği onu diğerlerinden ayırıyor. | His skill distinguishes him from the others. |
Harvard'da okumasına rağmen, | Although he studied har, |
Onlar gelene kadar, | Until they came, |
O yetenekli olduğu için | Because he is talented, |
Yağmur yağarsa diye, | In case it rains, |
Felsefe tüm kültürlerde görülür. | Philosophy occurs in all cultures. |
farklı düşünme biçimi | distinct way of thinking |
Bazı hipotezlerden oluşur. | It consists of some hypotheses. |
kapsamlı bir genelleme. | a sweeping generalization. |
Geç geldikleri için, | Since they came late, |
Giyebilesin diye bu elbiseyi yıkayacağım. | I’ll wash this dress so that you can wear it. |
Uslu durması şartıyla, | Provided that he behaves himself, |
Aksi takdirde | otherwise |
Lütfen onun yerine beni alın. | Please take me instead of him. |
İYİ KANIT | good evidence |
düzenli/düzensiz form | regular/ irregular form |
tekil-çoğul | singular-plural |
Biz oraya vardığımızda uyandı. | She woke up just as we got there. |
Sanki deliymiş gibi davrandı. | He acted as if he were mad. |
Ödemenizi aldıktan sonra, | Once we've received your payment, |
Haklı olsun ya da olmasın, | Whether he is right or not, |
Çok çalışsam bile, | Even if I study hard, |
su taşımak için sulama kanalları | irrigation canals to carry water |
batı takvimi | western calendar |
Yıllık sel baskınlarını öngördüler. | They predicted annual flooding. |
Gıda üretimini en üst düzeye çıkardılar. | They maximised food production. |
Üyeler arasındaki bağlar | bonds among members |
uyum nedeniyle | due to harmony |
Sıkıntılarına dayanır. | She endures her troubles. |
yakın ilişkiler sayesinde | through close relationships |
Hedeflerine ulaştılar. | They achieved their goals. |
grup olma' duygusunun eksikliği | lack of sense of 'groupness' |
Ben doğruyu söylüyorken, | Whereas I was telling the truth, |
bilime duydukları hayranlık | their fascination with science |
Çalışmaları buluşla sonuçlandı. | Their study resulted in invention. |
kapı kilidi | door lock |
Birbirlerine gevşek bir şekilde bağlıdırlar. | They are loosely linked each other. |