level: 19th Feb.-1
Questions and Answers List
level questions: 19th Feb.-1
Question | Answer |
---|---|
long term implicaitons | uzun vadeli̇ sonuçlar |
multitude of conditions | çok sayıda koşul |
They are not immune to changes. | Değişikliklere karşı bağışıklıkları yoktur. |
distant places | uzak yerler |
increasingly | giderek daha fazla |
They witnessed the crime. | Suça tanık oldular. |
interchangeably | birbirinin yerine |
Historians emphasized distinctions. | Tarihçiler ayrımları vurguladılar. |
above all zones of interaction | tüm etkileşim alanlarının üzerinde |
It can be traced back to medieval Spain. | Ortaçağ İspanya'sına kadar izi sürülebilir. |
They debated its role. | Rolünü tartıştılar. |
for centuries | yüzyıllar boyunca |
They can arise. | Ortaya çıkabilirler. |
as a result of the accident | kazanın bir sonucu olarak |
cross-cultural encounters | kültürlerarasi karşilaşmalar |
population movements | nüfus hareketleri |
absence of state authority | devlet otoritesinin yokluğu |
effective monopoly of violence | etkili şiddet tekeli |
in contrast | aksine |
Borders are established by states | Sınırlar devletler tarafından belirlenir |
Borders separate states' subjects and territories. | Sınırlar, devletlerin tebaalarını ve bölgelerini birbirinden ayırır. |
political jurisdiction | siyasi yargı yetkisi |
controversy | tartışmalı |
in current linguistics | güncel dilbilimde |
formal differences | resmi̇ farkliliklar |
English prose and poetry | İngiliz düzyazı ve şiiri |
It is difficult to fully perceive | Tam olarak algılamak zordur |
the major reason | en önemli neden |
vast majority | büyük çoğunluk |
Manuscripts were compiled last year. | El yazmaları geçen yıl derlendi. |
by and large | genel olarak |
owing to policy | politika nedeniyle |
population growth | nüfus artışı |
They offers speacial benefits | Özel faydalar/yardımlar sunarlar |
lovely couple | sevimli çift |
relatively well-paid jobs | nispeten iyi ücretli işler |
They afforded their children's education. | Çocuklarının eğitimini karşıladılar. |
rate of growth | BÜYÜME ORANI |
Delays and cancellations | Gecikmeler ve iptaller |
overcrowding | aşırı kalabalık |
He put off his leaving | Ayrılmayı erteledi |
prohibitive factor | engelleyici faktör |
Fortunately | Neyse ki |
with some tricks | bazı hilelerle |
Instead, | Onun yerine, |
They booked an advance ticket. | Önceden bilet ayırtmışlar. |