Normalde spor yaparım. | Normalerweise mache ich Sport. |
Tim mutlu. | Tim ist glücklich |
Ben mutsuzum. | Ich bin traurig. |
Kardeşimin fotoğraflarına bakıyorum. | Ich schaue Fotos von meinem Bruder. |
Alışveriş merkezindeki iki kişi benim komşularım. | Die beiden Leute im Einkaufszentrum sind meine Nachbarn. |
Alışverişten sonra kendimi daha iyi hissediyorum. | Mir geht es nach dem Einkauf besser. |
Sorun çözüldü. | Es hat geklappt. |
Merkezdeki işyerime ulaşmak için kırk dakika araba kullanmam gerekiyor. | Bis zu meinem Arbeitsplatz im Zentrum muss ich vierzig Minuten fahren. |
duygu | das Gefühl |
zemin kat | das Parterre |
Tüm başlangıçlar zordur. | Aller Anfang ist schwer. |
Ailemi çok özlüyorum. | Ich vermisse meine Familie sehr. |
Taşındıktan sonra çok yoruldum. | Ich war nach dem Umzug sehr müde. |
Sadece birkaç şeyi açtım. | Ich habe nur noch ein Paar Sachen ausgepackt. |
Uyuyakalmışım. | Ich bin eingeschlafen. |
Bu sabah alarmı duymadım. | Heute Morgen habe ich den Wecker nicht gehört. |
aktarma yapmak | umsteigen |
Yanlış S - Bahn'a bindim. | Ich bin in die falsche S-Bahn eingestiegen. |
İki istasyon sonrasına kadar fark etmedim. | Ich habe es erst zwei Stationen später gemerkt. |
Sonunda geldim. | Ich bin schliesslich gekommen. |
Hatta çok başarılıydı. | Es war sogar sehr erfolgreich. |
İlk iş günümde çok heyecanlıydım. | An meinem ersten Arbeitstag war ich sehr aufgeregt. |
Ama bu kulağa hoş gelmiyor. | Das tönt aber nicht gut. |
Daha önce hiç böyle bir şey yaşamadım. | So etwas habe ich noch nie erlebt. |
Günlük hayatta şanssızlık | Pech im Alltag |
Ali'nin günlük hayatta çok stresi var. | Ali hat viel Stress im Alltag. |
Otobüsü kaçırdım. | Ich habe den Bus verpasst. |
Fark ettim. | Ich habe bemerkt. |
Az önce öğrendim: Bugün geç saatlere kadar çalışmak zorundayım. | Ich habe gerade erfahren: Heute muss ich lange arbeiten. |
Hayal et. | Stell dir vor. |
Babam cüzdanını kaybetti. | Mein Vater hat seine Portemonnaie verloren. |
Kız kardeşimle çarpıştım. | Ich bin mit meiner Schwester gestossen. |
Bu çok utanç verici. | ES ist so peinlich. |
Aile üyeleri | Familienmitglieder |
Yeğen | der Neffe |
Kız yeğen | die Nichte |
müşterek daire | die Wohngemeinschaft |
Bu muhtemelen çok pahalı. | Das ist wahrscheinlich sehr teuer. |
Çatı katında oturuyorum. | Ich wohne im Dachgeschoss. |
Bu zamana kadar ailemle yaşadım. | Ich habe bisher bei meiner Familie gelebt. |
Farklı ğlkelerden geliyoruz. | Wir kommen aus verschiedenen Ländern. |
Mahallemizi seviyorum. | Ich liebe unser Quartier. |
Bir hafta önce kiracılar taşındı. | Vor einer Woche sind die Mieter eingezogen. |
İlk kez yalnızım. | Ich bin zum ersten Mal allein. |
Bu bana yeter. | Das reicht mir. |
Aramızda paylaştık. | Wir haben es unter uns geteilt. |
Bu masayı kullanıyorum. | Ich benutze diesen Tisch. |
Bu ortak evimiz. | Das ist unser gemeinsames Haus. |
Ama başka bir şekilde de yalnız yaşamak istemiyorum. | Ich möchte aber auch sonst nicht allein wohnen. |
Normalde spor yaparım. | Normalerweise mache ich Sport. |
Kardeşim hamile. | Meine Schwester ist schwanger. |
Kaynanam ve kayınbabam hala hayatta. | Meine Schwiegermutter und mein Schwiegervater leben noch. |
Annesine ev işlerinde yardım ediyor. | Sie hilft ihrer Mutter bei der Haushalt. |
Babam emekli oldu. | Mein Vater ist pensioniert. |