SEARCH
🇬🇧
MEM
O
RY
.COM
4.37.48
Guest
Log In
Homepage
0
0
0
0
0
Create Course
Courses
Last Played
Dashboard
Notifications
Classrooms
Folders
Exams
Custom Exams
Help
Leaderboard
Shop
Awards
Forum
Friends
Subjects
Dark mode
User ID: 999999
Version: 4.37.48
www.memory.com
You are in browse mode. You must login to use
MEM
O
RY
Log in to start
Index
»
Academy T1 - English Cloze - Writing
»
CONSISTENCE
»
199-GM-4
level: 199-GM-4
Questions and Answers List
level questions: 199-GM-4
Question
Answer
Last week I visited a butterfly park and it was awesome _______________. Geçen hafta bir kelebek parkı ziyaret ettim ve çoğunlukla harika bir deneyimdi.
for the most part
The only inconvenience was ____________ in the weather. Tek rahatsızlık, havadaki nemdi.
the humidity
I like cooking with onions, but I don’t like their __________. Soğanla yemek pişirmeyi severim ama dokusunu sevmem.
texture
I love baking, I find it ____________. Pişirmeyi seviyorum, terapötik buluyorum.
therapeutic
I had a nice recipe for cheese cakes but I _______ it. Peynirli kekler için güzel bir tarifim vardı ama kaybettim.
lost
I advise people to choose to study __________ they are talented at. İnsanların yetenekli oldukları konuları okumayı seçmelerini tavsiye ederim.
whatever
I have a __________ for biology. Biyolojiye tutku duyuyorum.
passion
Sometimes I have _______ about my ________. Bazen bölümüm hakkında şüphelerim oluyor.
doubt - majors
To be waiting for something is to have __________. Bir şeyi beklemek, sabırlı olmaktır.
patience
I have patience, I am _______. Sabırlı bir insanım, sabırlıyım.
patient
I have a passion, I am _______. Tutkulu bir insanım, tutkuluyum.
passionate
That is my favorite movie, I love the __________. "O benim en sevdiğim film, senaryosunu çok seviyorum.”
plot
I didn’t expect this to happen, it was such a _______ ______. "Bunu beklemiyordum, ne kadar sürpriz bir olay!”
plot twist
I would like to be a _________. "Genetikçi olmak istiyorum.”
geneticist
We don’t _______ with patients at all, it’s boring in this department. "Hastalarla hiç etkileşimimiz yok, bu bölümde çok sıkıcı.”
interact
We make _________ to protect people from diseases. "İnsanları hastalıklardan korumak için aşılar geliştiriyoruz.”
vaccines
If I _______ ________ in another department, I _______ _______ _______ this much free time. "Başka bir bölümde olsaydım, bu kadar boş vaktim olmazdı.”
had been - wouldn’t have had
To stop a disease from happening is to _________ the disease from happening. "Bir hastalığın olmasını engellemek, hastalığın olmasını önlemek demektir.”
prevent
I have to pass an ………… exam. (Sözlü sınavdan geçmem gerekiyor.)
oral
Not all of the information is …………… . (Bilgilerin hepsi pratik değil.)
practical
I want to …………. new experience. (Yeni deneyimler kazanmak istiyorum.)
gain
I’ve been working ……….. almost 2 years. (Yaklaşık 2 yıldır çalışıyorum.)
for
There aren’t many patients …………. I work. (Çalıştığım yerde çok fazla hasta yok.)
where
We’re all …………… learners. (Hepimiz sürekli öğrenen insanlarız.)
perpetual
I still …………… cases that challenge me. (Hala beni zorlayan vakalarla karşılaşıyorum.)
encounter
We talked about …………… . (Dayanıklılıktan bahsettik.)
resilience
Talking to you is a ………….. for me. (Sizinle konuşmak benim için bir ayrıcalıktır.)
privilege
Sometimes, the best medicine is a …………….. heart. (Bazen en iyi ilaç şefkatli bir kalptir.)
compassionate
____ the weather was dreadful, we decided to go hiking. / Hava korkunç olmasına rağmen yürüyüşe çıkmaya karar verdik.
Although
____ you meet the deadline, we can discuss a possible extension for the next phase. / Son teslim tarihine uyduğun sürece, bir sonraki aşama için uzatma olasılığını tartışabiliriz.
Provided that
____ I finished the presentation when the power went out. / Sunumu bitirir bitirmez elektrikler kesildi.
Hardly had
I stayed calm during the meeting, ____ the discussion became quite heated. / Tartışma oldukça hararetli hale gelse de toplantı boyunca sakin kaldım.
even though
____ we receive the necessary permits, the construction cannot proceed. / Gerekli izinleri almadığımız sürece inşaat devam edemez.
Unless
_____ excel in mathematics, but she is also an accomplished musician. / O sadece matematikte mükemmel değil, aynı zamanda başarılı bir müzisyendir.
Not only does she
_____ the guests arrived, the table had already been set. / Misafirler geldiğinde masa çoktan hazırlanmıştı.
By the time
____ his extensive experience, he failed to anticipate the outcome. / Geniş tecrübesine rağmen sonucu öngöremedi.
Despite
____ it is true that the book is lengthy, its content is highly engaging. / Kitabın uzun olduğu doğru olsa da, içeriği oldukça ilgi çekicidir.
While
____ I heard the news, I called my family to share it with them. / Haberi duyar duymaz ailemi arayıp paylaşmak istedim.
As soon as
____ the project gets delayed, we must ensure the quality remains uncompromised. / Proje gecikse bile, kalitenin bozulmamasını sağlamalıyız.
Even if
____ everyone agrees, we can implement the changes immediately. / Herkes kabul ettiği sürece değişiklikleri hemen uygulayabiliriz.
So long as
_______, please contact the nearest support center. / Herhangi bir acil durumda lütfen en yakın destek merkeziyle iletişime geçin.
In case of any emergency
____ nothing had happened, she continued with her work. / Hiçbir şey olmamış gibi işine devam etti.
As though
____ they had practiced extensively, they couldn’t win the championship. / Çok fazla pratik yapmalarına rağmen şampiyonluğu kazanamadılar.
Even though
______, all employees are required to work from home. / Yeni bir bildirim gelene kadar tüm çalışanların evden çalışması gerekiyor.
Until further notice
____ I visit that city, I feel a sense of nostalgia. / O şehri ne zaman ziyaret etsem bir nostalji hissi duyuyorum.
Whenever
___ you agree or not, this decision has been finalized. / Kabul etsen de etmesen de bu karar kesinleşti.
Whether
___ the end of the seminar that I understood its importance. / Seminerin sonuna kadar önemini anlamamıştım.
It wasn’t until
____ the semester is over, I can finally focus on my personal projects. / Dönem sona erdiğine göre artık kişisel projelerime odaklanabilirim.
Now that
____ about the meeting, I would have attended it without hesitation. / Eğer toplantıyı bilseydim, tereddüt etmeden katılırdım.
Had I known
It was ____ the movie started that I realized I had seen it before. / Ancak film başladığında, daha önce izlediğimi fark ettim.
only when
____ they left the building when the fire alarm went off. / Binadan çıkar çıkmaz yangın alarmı çaldı.
Scarcely had
____ the teacher entered the classroom than the students fell silent. / Öğretmen sınıfa girer girmez öğrenciler sessizleşti.
No sooner had
___ I in your position, I would approach the problem differently. / Senin yerinde olsaydım, soruna farklı bir şekilde yaklaşırdım.
Were
Despite ____, she managed to complete the assignment on time. / Yorgun olmasına rağmen, ödevi zamanında tamamladı.
being exhausted
___ you practice, the better you will perform in the exam. / Ne kadar çok pratik yaparsan, sınavda o kadar iyi performans gösterirsin.
The more
___ she arrived at the station when the train departed. / İstasyona varır varmaz tren hareket etti.
Hardly had
Not only ___ he forget his wallet, but he also missed the bus. / Cüzdanını unutmakla kalmadı, aynı zamanda otobüsü de kaçırdı.
did
If only I ___ her the secret, things would have been different. / Keşke ona sırrı söylemeseydim, her şey farklı olurdu.
hadn’t told
___ we reached the cinema, the movie had already started. / Biz sinemaya ulaştığımızda, film çoktan başlamıştı.
By the time
____ about the challenges they would face in the future. / Gelecekte karşılaşacakları zorluklar hakkında çok az şey biliyorlardı.
Little did they know
____ should you open the door to strangers. / Hiçbir koşulda kapıyı yabancılara açmamalısın.
Under no circumstances
If it ___ your help, I wouldn’t have completed the project. / Senin yardımın olmasaydı, projeyi tamamlayamazdım.
weren’t for
I’d rather you ___ up that topic again. / O konuyu bir daha gündeme getirmesen iyi olur.
didn’t bring
___ was the storm that the power went out for hours. / Fırtına o kadar yoğundu ki, elektrik saatlerce kesildi.
So intense
Only after the guests had left ____ how messy the house was. / Misafirler gittikten sonra evin ne kadar dağınık olduğunu fark ettik.
did we realize
Not until the end of the lecture ___ the professor’s point. / Dersin sonuna kadar profesörün ne demek istediğini anlamadım.
did I understand
If she ____ call, let me know immediately. / Eğer ararsa, hemen bana haber ver.
should
____ hard he tried, he couldn’t solve the problem. / Ne kadar çok uğraşırsa uğraşsın, problemi çözemedi.
No matter how
___ we get the chance to meet someone as talented as her. / Onun kadar yetenekli biriyle tanışma şansı nadiren elde ederiz.
Rarely do
____ the heavy rain, the event would have taken place outdoors. / Yoğun yağmur olmasaydı, etkinlik açık havada gerçekleşecekti.
Had it not been for
___ you started taking your responsibilities seriously. / Artık sorumluluklarını ciddiye almaya başlamanın vakti geldi.
It’s high time
____ further assistance, please do not hesitate to contact us. / Daha fazla yardıma ihtiyacınız olursa, lütfen bizimle iletişime geçmekten çekinmeyin.
Should you require
Although she had ___ experience, she was offered the job. / Çok az deneyimi olmasına rağmen, işe alındı.
little
So beautiful was the scenery that we ___ taking photos. / Manzara o kadar güzeldi ki, fotoğraf çekmekten kendimizi alamadık.
couldn’t stop
___ I stepped out of the house when it started raining heavily. / Evden çıkar çıkmaz yoğun bir şekilde yağmur yağmaya başladı.
Hardly had
___ his dedication, the project would have failed. / Onun bağlılığı olmasaydı, proje başarısız olurdu.
Were it not for
___ they tried, they couldn’t convince him to join them. / Ne kadar çok uğraşsalar da, onu onlara katılması için ikna edemediler.
However hard
I wish I ___ your advice seriously. / Keşke tavsiyeni ciddiye alsaydım.
had taken