I am trying to increase my vocabulary to ____ my writing skills. / Kelime dağarcığımı geliştirmek için yazma becerilerimi iyileştirmeye çalışıyorum. | improve |
I ____ new words every time I read a book in English. / İngilizce bir kitap okuduğum her seferinde yeni kelimelerle karşılaşıyorum. | come across |
____ I visit London, I take a walk by the Thames. / Londra’yı her ziyaret ettiğimde Thames Nehri kıyısında yürüyüş yaparım. | Every time |
I actually ___the same job as you. / Aslında seninle aynı işi yapıyorum. | do |
I don’t know ____ this idea in English. / Bu fikri İngilizce nasıl ifade edebileceğimi bilmiyorum. | how I can express |
Usually, about twenty ____ join the lesson each time. / Genellikle her ders yaklaşık yirmi kişi katılır. | people |
Of course, we _____ our country a lot. / Elbette ülkemizi çok özlüyoruz. | miss |
For example, here, ____ are trying to learn new languages. / Örneğin burada, yeni diller öğrenmeye çalışıyorlar. | they |
_____ are friendly. / Hollanda’daki insanlar dost canlısı. | People in the Netherlands |
They always _____, which makes me feel welcome. / Onlar her zaman gülümser ve bu beni hoş karşılanmış hissettirir. | smile |
There are not ____ differences between these two cultures. / Bu iki kültür arasında pek çok fark yoktur. | many |
People are not afraid ____ speaking their minds here. / Burada insanlar düşüncelerini söylemekten korkmaz. | of |
The weather here is much ____ than in Turkey. / Buradaki hava Türkiye’den çok daha sıcak. | warmer |
We ____ to the weather here yet. / Buradaki havaya henüz tamamen alışmadık. | haven’t completely adjusted |
When I ____ to help her, I didn’t realize it would be so challenging. / Ona yardım etmeyi kabul ettiğimde bunun bu kadar zor olacağını bilmiyordum. | agreed |
We often ____ news from Turkey in our local media. / Yerel medyamızda sık sık Türkiye’den haberlerle karşılaşıyoruz. | come across |
If you ____ the speed limit, you could be fined. / Hız sınırını aşarsanız para cezasına çarptırılabilirsiniz. | exceed |
They ____ to the police about suspicious activity in the area. / Polis’e bölgede şüpheli faaliyetler hakkında bilgi verdiler. | reported |
____ kinds of projects require a lot of patience. / Bu tür bir projeler çok sabır gerektirir. | These |
You ____ if you follow the rules. / Kurallara uyarsanız cezalandırılmazsınız. | will not be punished |
I ____ live in Ankara, but now I’m in Istanbul. / Eskiden Ankara’da yaşardım, ama şimdi İstanbul'dayım. | used to |
They are always interrupting the ____, which can be annoying. / Dersi sürekli bölüyorlar ve bu sinir bozucu olabiliyor. | class |
He is afraid ____ dogs.Köpeklerden korkuyor. | of |
I need some ____ .Biraz bilgiye ihtiyacım var. | information |
The police ____ coming.Polis geliyor. | are |
He is taller ____ me.O benden daha uzun. | than |
She ____ in 1990.1990 yılında doğdu. | was born |
They have been married ____ 2000.2000 yılından beri evliler. | since |
He told me that ____ tired.Bana yorulduğunu söyledi. | he was |
We ____ the problem.Sorunu tartıştık. | discussed |
They ____ the concert.Konserin tadını çıkardılar. | enjoyed |
She is ____ history.Tarihe meraklıdır. | interested in |
He ____ the problem to me.Sorunu bana anlattı. | explained |
She ____ this book to me.Bu kitabı bana o tavsiye etti. | recommended |
It ____ the situation.Bu duruma bağlıdır. | depends on |
I agree ____ you.Size katılıyorum. | with |
He ____ that I go to the doctor.Doktora gitmemi önerdi. | suggested |
He ____ a photo.Bir fotoğraf çekti. | took |
She wants to improve her English ____ .İngilizce becerilerini geliştirmek istiyor. | skills |
____ oil or spices in the vegetable dishes.Sebze yemeklerinde yağ ve baharat yoktu. | There was no |
Restaurants ____ - Çin'deki restoranlar | in China |
People ____ -- Adana'daki insanlar | in Adana |
____ specific examples below. Aşağıdaki spesifik örneklere bakın | See |
There were five or six ____ .Beş ya da altı kişiydik. | of us |
I ____ Frankfurt.Frankfurt'a gittim. | have been to |
I must study English ____ .Her gün İngilizce çalışmalıyım. | every day |
Can you ____ me some money?Bana biraz borç para verebilir misin? | lend |
She is married ____ a doctor.Bir doktorla evli. | to |
I prefer tea ____ coffee.Çayı kahveye tercih ederim. | to |
I look forward ____ you.Seni görmeyi dört gözle bekliyorum. | to seeing |
He is good ____ math.Matematikte iyidir. | at |
I didn't do ____ .Ben hiçbir şey yapmadım. | anything |
I want ____ the issue.Konuyu tartışmak istiyorum. | to discuss |
She asked me ____ .Benden yardım istedi. | for help |
I need to study ____ . - Sınavıma çalışmam gerekli. | for my exam |
I have been ____ for two hours.-İki saattir otobüs bekliyorum. | waiting for the bus |
I _____ to my relatives since I came here. / Buraya geldiğimden beri akrabalarımla konuşmadım. | haven’t talked |
When we were in Turkey, we ____ travel a lot. / Türkiye’deyken çok seyahat ederdik. | used to |
There are other ____ here. / Burada başka insanlar da var. | people |
There is ____ issue I have recently come across. / Son zamanlarda karşılaştığım başka bir konu var. | another |
We used our car ____ here. / Buraya gelmek için arabamızı kullandık. | to come |
After _____, we noticed that other people’s babies also cry, and it’s normal. / Bebeğimiz olduktan sonra diğer insanların bebeklerinin de ağladığını ve bunun normal olduğunu fark ettik. | we had our baby |
Babies of Middle Eastern parents ____ more on public transportation. / Orta Doğu kökenli ebeveynlerin bebekleri toplu taşıma araçlarında daha fazla ağlama eğiliminde oluyor. | tend to cry |
We might ____ move to the USA. / Kalıcı olarak ABD'ye taşınabiliriz. | permanently |
____ making more money, Germany offers better opportunities. / Daha fazla para kazanmaya gelince, Almanya daha iyi fırsatlar sunuyor. | When it comes to |
Most people don’t prefer _____ due to the weather disadvantages. / Çoğu insan, hava koşulları dezavantajları nedeniyle o ülkeleri tercih etmiyor. | those countries |
He said the boss ____ his efforts. / Patronun çabalarını takdir etmediğini söyledi. | doesn’t appreciate |
I _____ this better. / Bunu daha iyi açıklayabilirdim. | could have explained |
I wish I _____ better vocabulary. / Keşke daha iyi kelimeler kullansaydım. | had used |
I _____ an act of racism here in the Netherlands. / Hollanda'da burada hiç ırkçılıkla karşılaşmadım. | have never come across |
My sister’s husband ____ in Belgium. / Kız kardeşimin eşi Belçika’da doğmuş. | was born |
That person ____ here in this country. / O kişi bu ülkede geçimini sağlıyor. | earns his living |
He ____ many issues here. / Burada birçok sorunla karşılaşmış olabilir. | might have come across |
Our baby cried a lot, and we couldn’t ____ her. / Bebeğimiz çok ağladı ve onu sakinleştiremedik. | comfort |
The weather isn’t ____ for outdoor activities. / Hava, açık hava aktiviteleri için uygun değil. | suitable |
____ social pressure, people cannot freely celebrate Christmas in some Muslim countries. / Sosyal baskı nedeniyle, bazı Müslüman ülkelerde insanlar Noel’i özgürce kutlayamıyor. | Due to |
A ____ approach to life significantly impacts local cultures. / Hayata dini bir yaklaşım, yerel kültürleri önemli ölçüde etkiler. | religious |
After we move to our new location, ____ to meet more Dutch people. / Yeni konumumuza taşındıktan sonra, daha fazla Hollandalı insanla tanışmayı umuyoruz. | we hope |
This ____ is strongly connected to the Black Friday season of the year. / Bu indirim, yılın Kara Cuma dönemiyle yakından bağlantılıdır. | discount |
We only speak Turkish with ____. / Birbirimizle yalnızca Türkçe konuşuyoruz. | each other |
We can meet new people, but ____ new friends is a completely different matter. / Yeni insanlarla tanışabiliriz, ama yeni arkadaş edinmek tamamen farklı bir konudur. | making |
She said she ____ to an internet café. / Bir internet kafeye gittiğini söyledi. | had gone |
Three of his friends were standing ____ him. / Üç arkadaşı onun arkasında duruyordu. | behind |
____ don’t think that way. / Çocuklar böyle düşünmez. | Children |
He has four other ____. / Onun dört başka çalışanı var. | employees |
When people ____ new employees, they must complete Amazon training. / İnsanlar yeni çalışanlar işe aldığında, Amazon eğitimini tamamlamalıdır. | recruit |
I ____ training to his employees. / Onun çalışanlarına eğitim veriyorum. | provide |
In Amazon's online arbitrage business, people send products _____ others. / Amazon’un çevrimiçi arbitraj işinde, insanlar başkaları adına ürün gönderir. | on behalf of |
We weren’t affected by Amazon’s recent action against _____. / Amazon’un dolandırıcıları durdurmaya yönelik son hamlesinden etkilenmedik. | scammers |
People perform online searches by typing text into search engines, so _____ is essential for an Amazon store manager. / İnsanlar arama motorlarına yazı yazarak çevrimiçi arama yapar, bu yüzden İngilizce yeterliliği bir Amazon mağaza yöneticisi için çok önemlidir. | English proficiency |
My dad expects me to find an _____. / Babam benden bir saha işi bulmamı bekliyor. | on-site job |
If people travel to Europe, they should ____ know English. / İnsanlar Avrupa’ya seyahat edecekse, en azından İngilizce bilmeli. | at least |
We use ____ of platforms a lot in our work. / Bu tür platformları işimizde çok sık kullanıyoruz. | these kinds |
Sellers always ____ their product listings. / Satıcılar her zaman ürün listelemelerini optimize etmeye çalışır. | try to optimize |
____ on Amazon, we used to raise prices before the discount season. / Amazon’da çalışırken, indirim sezonundan önce fiyatları artırırdık. | While working |
I am ____ an employee, but my employer must be so happy to have so many orders. / Ben sadece bir çalışanım, ama işverenim bu kadar çok sipariş aldığı için çok mutlu olmalı. | merely |
Christmas Markets are a little bit different ____ that we have in the Netherlands. / Noel pazarları, Hollanda'dakilerden biraz farklıdır. | from the ones |
We don’t want our kid ____ all the time. / Çocuğumuzun sürekli içeride olmasını istemiyoruz. | to be indoors |
It is ____ cultural. / Bu kültürel bir şey. | something |
I think it is ____ good. / Bence bu iyi bir şey. | something |
People ___ the Netherlands have similar habits. / Hollanda genelindeki insanlar benzer alışkanlıklara sahiptir. | all around |
We are going to come over ____ thirty minutes. / Otuz dakika içinde geleceğiz. | in |
If you refuse someone in Turkey, it ___ rude. / Türkiye'de birini reddetmek kabalık olarak kabul edilir. | is considered |
We don’t have too many good habits ___ to the European culture. / Avrupa kültürüne katacak çok fazla iyi alışkanlığımız yok. | to give |
People also talk to their neighbors here, however ____ we used to do in my childhood. / Burada insanlar komşularıyla konuşuyor, ancak bu, çocukluğumdaki gibi değil. | it is not the way |
I don’t know so many things about this culture ____. / Şimdilik bu kültür hakkında çok fazla şey bilmiyorum. | for the time being |
Elderly people cannot ____ even themselves. / Yaşlı insanlar kendilerine bile bakamaz. | look after |
It is not considered ____ nice to look for other people’s help. / Başkalarından yardım istemek hoş bir şey olarak görülmez. | something |
In ___ countries, they live alone. / Bu ülkelerde insanlar yalnız yaşar. | these |
When they are eighteen, kids ___ their houses. / On sekiz yaşına geldiklerinde çocuklar evden ayrılır. | leave |
I am having my child ____ something. / Çocuğuma bir şeyler yediriyorum. | eat |
I made my child ____ her homework. / Çocuğuma ödevini yaptırdım. | do |
I ____ my car repaired. / Arabamı tamir ettireceğim. | will have |
If I ___ a chance, I would buy a new car. / Bir şansım olsaydı, yeni bir araba alırdım. | had |
If I were my friend, I ____ late for work. / Arkadaşımın yerinde olsaydım, işe geç kalmazdım. | wouldn’t be |
I hope our country ___ by the current events. / Umarım ülkemiz mevcut olaylardan etkilenmez. | doesn’t get affected |
We sold many t-shirts with Trump ___ that night. / O gece Trump temalı birçok tişört sattık. | themes |
Most business sectors ___ by the U.S. elections. / Çoğu iş sektörü ABD seçimlerinden etkilendi. | have been affected |
I ____ anything about this. / Bununla ilgili hiçbir şey duymadım. | haven’t heard |
____ politics, people need to excel at deceiving others. / Siyasette başarılı olmak için insanlar başkalarını aldatmada ustalaşmalıdır. | To succeed in |
There are ____ refugees in the EU. / AB'de aşırı çok fazla mülteci var. | far too many |
Right-wing policies are ___. / Sağcı politikalar yükselişte. | on the rise |
___ I can see, people are not very worried about refugees in the EU. / Gördüğüm kadarıyla insanlar AB'deki mülteciler konusunda pek endişeli değil. | As far as |
Improving the comfort and opportunities of our own citizens is our ___. / Kendi vatandaşlarımızın konforunu ve fırsatlarını iyileştirmek birinci önceliğimizdir. | top priority |
They think they were like slaves in their ____. / Kendi ülkelerinde köle gibi olduklarını düşünüyorlar. | countries of origin |
He said he wasn’t happy ___ his life. / Hayatından memnun olmadığını söyledi. | with |
Here, people ___ to finish their work before leaving the office. / Burada insanlar ofisten ayrılmadan önce işlerini bitirmek için acele etmiyor. | don’t rush |
Some refugees ___ from any universities. / Bazı mülteciler hiçbir üniversiteden mezun olmamış. | haven’t graduated |
___ my driving license, I can drive cars here also in this country. / Sürücü belgesini aldıktan sonra, burada bu ülkede de araba sürebiliyorum. | After having got |
Last three months ____ more busy for me. / Son üç ay benim için daha yoğun geçti. | have been |
I don’t work on Sundays, but ___ days, I work on the weekdays. / Pazar günleri çalışmıyorum ama diğer günlerde, hafta içi çalışıyorum. | other |
____, we have found out that Dutch people eat a lot of bread here. / Şu ana kadar, Hollandalıların burada çok ekmek yediğini öğrendik. | So far |
You use the word “too much” ____. / "Çok fazla" kelimesini çok fazla kullanıyorsun. | too much |
You ____ about this before. / Bunu daha önce duymuş olabilirsin. | might have heard |
In the last couple of years, I can’t do exercise ____ I want. / Son birkaç yıldır istediğim kadar egzersiz yapamıyorum. | as much as |
When it is raining, if I am running, I feel I am ____. / Yağmur yağarken koşuyorsam kendimi canlı hissediyorum. | alive |
German nationalism might be ____ stories coming from their descendants. / Alman milliyetçiliği, atalarından gelen hikayelerle ilgili olabilir. | something to do with |
I ____ many nationalist people here so far. / Burada şimdiye kadar çok milliyetçi insan görmedim. | haven’t seen |
___ comes across with something illegal, they tend to report it to the authorities very fast. / Kim yasa dışı bir şeyle karşılaşırsa, bunu yetkililere çok hızlı bir şekilde bildirme eğilimindedir. | Whoever |
___ is from our country. / Hiçbiri bizim ülkemizden değil. | None of them |
They talk about some ___ issues among themselves in private. / Bazı hassas konuları kendi aralarında özel olarak konuşuyorlar. | sensitive |
Some of them might be ___ to their own ideas. / Bazıları kendi fikirlerine saplanıp kalmış olabilir. | stuck |
He has a company ___ he employs almost fifteen Belgians. / On beş kadar Belçikalıyı çalıştırdığı bir şirketi var. | where |
Typical immigrant behaviors make the natives here feel ___. / Tipik göçmen davranışları buradaki yerlilere kendilerini aşağı hissettiriyor. | inferior |
We ____ about this before. / Belki daha önce bunun hakkında konuşmuşuzdur. | might have talked |
The ___ who is from Africa does not work properly. / Afrikalı olan düzgün çalışmıyor. | one |
___ comes from Africa. / Onlardan biri Afrika'dan geliyor. | One of them |
I am going to ___ my family. / Aileme bakacağım. | provide for |
Everyone ___ happy. / Herkes mutlu. | is |
Even if I had a brand new Mercedes, I ___ its annual tax. / Yepyeni bir Mercedes'im olsa bile yıllık vergisini ödeyemezdim. | wouldn’t be able to pay |
My writing skills ____. / Yazma becerilerim zayıflamış olabilir. | might have weakened |
It ___ more than two years since I saw my parents for the last time. (until last week) / Son kez anne babamı görmemin üzerinden iki yıldan fazla geçmişti. (geçen haftaya kadar) | had been |
It is related ____ their lifestyle. / Bu, yaşam tarzlarıyla ilgili. | with |
I ____ you about this before. / Sana bundan daha önce bahsetmiş olabilirim. | might have told |
____ tend to feel more comfortable with their babies or toddlers. / Hollandalılar, bebekleri veya küçük çocuklarıyla daha rahat hissetmeye eğilimlidirler. | People from Netherlands |
They say to their children that they can ___ whoever they want. / Çocuklarına, kiminle isterlerse evlenebileceklerini söylüyorlar. | get married to |
Here, people don’t need ___ from university to have a nice life. / Burada, güzel bir yaşam için üniversite mezunu olmuş olmaya gerek yok. | to have graduated |
Someone ___ to become an engineer here. / Burada mühendis olmak için birinin mezun olmuş olması gerekiyor. | has to have graduated |
We were looking for a small ___. / Küçük bir dolap arıyorduk. | cupboard |
They sold a high-quality table ___ a very low price. / Çok kaliteli bir masayı çok düşük bir fiyata sattılar. | for |
Upon seeing the house, I ___. / Evi görünce şok oldum. | was shocked |
Even if it ___ for only one time, it would be expensive. / Sadece bir defa bile olsa pahalı olurdu. | were |
They manage their money ___. / Paralarını akıllıca yönetiyorlar. | wisely |
Amazon might be one of the companies ____ its profits the most worldwide. / Amazon dünya çapında kârını en çok artıran şirketlerden biri olabilir. | that has increased |
Americans ___ spend more money. / Amerikalılar daha çok para harcama eğilimindedir. | tend to |
EU citizens tend to be more ___ with their spending. / AB vatandaşları harcamalarında daha temkinli olmaya eğilimlidir. | cautious |
____ still maintain their Turkish mindset. / Amerika'da yaşayan Türkler hala Türk zihniyetlerini koruyorlar. | Turkish people living in the US |
He ___ deporting immigrants who have lived in America for many years. / Amerika'da uzun yıllardır yaşayan göçmenleri şimdiden sınır dışı etmeye başladı. | has already begun |
The police arrested several ___ in the US illegally. / Polis, Amerika'da yasadışı yaşayan bazı kişileri tutukladı. | people who were living |
After Trump won the election, he ___ make America great again. / Trump seçimi kazandıktan sonra Amerika'yı yeniden büyük yapacağını söyledi. | promised to |
He claimed they ____ the world much better. / Dünyayı çok daha iyi yöneteceklerini iddia etti. | would govern |
I ___ that quite interesting. / Bunu oldukça ilginç buldum. | found |
I remember you ____ to England. / Senin İngiltere'ye “gittiğini” “hatırlıyorum”. | have been |
People visit “___” places. / İnsanlar “o” yerleri “ziyaret eder”. | those |
Most of the houses “____” many years ago. / Evlerin çoğu “yıllar önce” “inşa edildi”. | were built |
In houses, “____” always in closed areas. / Evlerde, “her zaman” kapalı alanlarda “oluruz”. | we are |
It is not “_____” for children. / Bu, çocuklar için “faydalı bir şey” “değil”. | something useful |
“____”, we used to play outside with friends. / “Benim zamanımda”, arkadaşlarla dışarıda “oynardık”. | In my time |
Yesterday, I talked with my “____” Ali. / Dün, “yeğenim” Ali ile “konuştum”. | nephew |
My “____” Ayşe is always indoors. / “Yeğenim” Ayşe “hep” evde. | niece |
I “____” to hear this. / Bunu duyduğumda “şok oldum”. | was shocked |
He said “____” a Turkish online friend. / Bir Türk “çevrimiçi” arkadaşı “olduğunu” söyledi. | he had |
He said “____” a non-challenging education system. / Türkiye'nin “zorlayıcı olmayan” bir eğitim sistemine “sahip olduğunu” söyledi. | Turkey had |
He said people “____” whatever they wanted to their teachers in Turkey. / Türkiye'de insanların öğretmenlerine istediklerini “söyleyebileceklerini” söyledi. | could say |
After our baby _____, we heard a lot of silly comments about parenting. / doğduktan sonra … | was born |
The rainy weather affects her “_____.” / Yağmurlu hava onu “olumsuz” etkiliyor. | negatively |
They said the streets “____” very quiet here. / Buradaki sokakların çok “sessiz” olduğunu söylediler. | were |
They “______,” maybe around five or six AM. / Sabah saat beş ya da altı civarında “erken uyanma eğilimindeler.” | tend to wake up early |
They don’t wake up “_____.” / “Geç” uyanmazlar. | late |
He said when he “______” the street, people waited for him. / Caddeden “karşıya geçmek istediğinde” insanların onu beklediğini söyledi. | wanted to cross |
We didn’t go out much; we stayed “____.” / Çok dışarı çıkmadık; “içeride” kaldık. | indoors |
They “_____” the negative sides of European countries. / Avrupa ülkelerinin olumsuz yönlerini “vurgulama eğilimindeler.” | tend to emphasize |
They think they are “_____” than Turkish people. / Türk insanından daha “fakir” olduklarını düşünüyorlar. | poorer |
“____” kinds of people don’t listen to others’ ideas. / “Bu” tür insanlar başkalarının fikirlerini dinlemezler. | These |
I have “_______” here for more than four or five years. / Dört ya da beş yıldan fazla süredir burada “yaşayan arkadaşlarım” var. | friends who have been living |
We try to “___” here. / Burada “geçinmeye” çalışıyoruz. | get by |
We try to “_____” here. / Burada “hayatımızı kazanmaya” çalışıyoruz. | make a living |