You are in browse mode. You must login to use MEMORY

level: 267-HO - (2)

Questions and Answers List

level questions: 267-HO - (2)

Question	Answer
One of my friends ____ able to get the requested documents. / Arkadaşlarımdan biri istenen belgeleri almayı başardı.	has been
My sister ____ home. / Kız kardeşim az önce eve geldi.	has just come
He said he could pay ___. / Fazladan ödeme yapabileceğini söyledi.	extra
I refused to ___. / Fazla mesai yapmayı reddettim.	do overtime
She has two essays ___. / Yazması gereken iki makalesi var.	to write
If they ___ refer to Turkish essays, it will not help them. / Eğer çoğunlukla Türkçe makalelere atıfta bulunurlarsa, bu onlara yardımcı olmaz.	mostly
I was in a group ___ anti-terrorism studies. / Terörle mücadele çalışmaları adlı bir grubun içindeydim.	which was called
It is not always about ___ new things. / Her zaman yeni şeyler öğrenmekle ilgili değildir.	learning
I am not this ___ of person. / Ben bu tür bir insan değilim.	type
I ___ these kinds of things from my father a lot. / Bu tür şeyleri babamdan çok duydum.	have heard
They ____ here six or seven years ago. / Buraya altı ya da yedi yıl önce gelmiş olabilirler.	might have come
They ___ for many years here. / Burada uzun yıllardır yaşıyorlar.	have been living
I don’t want my efforts to be ___. / Çabalarımın boşa gitmesini istemiyorum.	in vain
They are ___ being sent back to Syria. / Suriye'ye geri gönderilmekten korkuyorlar.	scared of
She told me that I ___ something different. / Bana farklı bir şey yazmam gerektiğini söyledi.	should have written
He told me that he ___ me. / Bana yardım edeceğini söyledi.	would help
We were ___ to solve the problem by the end of the day. / Sorunu günün sonunda çözmeyi başardık.	able
I just try to ___ my sentences. / Sadece cümlelerimi basitleştirmeye çalışıyorum.	simplify
Playing for Galatasaray is not a ___ level for Arda Güler. / Galatasaray için oynamak, Arda Güler için yeterince yüksek bir seviye değil.	high enough
The government ___ a new document. / Hükümet yakın zamanda yeni bir belge yayımladı.	has recently published
If Syrians agree to return to Syria, the government ___ them. / Suriyeliler Suriye'ye dönmeyi kabul ederse, hükümet onlara yardımcı olacaktır.	will assist
___ better living conditions here, they are not willing to go back. / Buradaki daha iyi yaşam koşulları nedeniyle geri dönmeye istekli değiller.	Due to
___ life conditions are better here, they are not willing to go back. / Hayat koşulları burada daha iyi olduğu için geri dönmeye istekli değiller.	Due to the fact that
Although they claim that they would love to go back to Turkey, they also mention that they have ____ in the Netherlands. / Türkiye'ye dönmek istediklerini söyleseler de, Hollanda'da yerleşik bir hayatları olduğunu da belirtiyorlar.	established lives
The government does not force Ukrainians to ___ to living here. / Hükümet, Ukraynalıları burada yaşamaya uyum sağlamaya zorlamıyor.	adapt
If they ____ English, they would learn it easily. / Eğer İngilizce konuşamazlarsa, kolayca öğrenirlerdi.	couldn’t speak
I ___ only two people from Ukraine so far. / Şu ana kadar sadece iki kişiyle tanıştım Ukrayna'dan.	have met
He said that I ____ pass the exam. / Sınavı geçemeyeceğimi söyledi.	wouldn’t be able to
Most of them are afraid ___ the Russian threat. / Çoğu, Rus tehdidinden korkuyor.	of
If I have ___ time, I will do it. / Biraz zamanım olursa, bunu yapacağım.	some
I met two new people ___ I didn’t know before. / Daha önce tanımadığım iki yeni insanla tanıştım.	whom
She claimed that mainstream Turkish people ___ the Kurdish people as well as human rights. / Türk ana akım toplumunun Kürt halkına ve insan haklarına değer vermediğini iddia etti.	didn’t value
She claimed that I also ___ to that group. / Benim de o gruba ait olduğumu iddia etti.	belonged
I said I didn’t have ____ this issue. / Bu meseleyle hiçbir ilgim olmadığını söyledim.	anything to do with
If you ____ about this to me, I could have solved it. / Bana bunu söyleseydin, çözebilirdim.	had told
___ high number of immigrants living here, there is an increasing trend of nationalism. / Burada yaşayan yüksek göçmen sayısı nedeniyle, milliyetçilikte artan bir eğilim var.	Due to
The German government is not Christian ___. / Alman hükümeti artık Hristiyan değil.	anymore
We ___ a lot of posts on this sense. / Bu konuda birçok gönderimiz vardı.	had
___ we were graduated, I had already quit this habit. / Mezun olduğumuzda, ben bu alışkanlığı çoktan bırakmıştım.	By the time
When I was in university, I ___ news on the BBC Channel. / Üniversitedeyken, BBC Kanalı'ndan haber okurdum.	used to read
____, we were so tired. At the first time when I started working, I was shocked to see that Urfa was at least thirty years behind Turkey. / İlk başta çok yorulmuştuk. Çalışmaya ilk başladığımda, Urfa'nın Türkiye'nin en az otuz yıl gerisinde olduğunu görmek beni şoke etmişti.	At first
I ___ English for a while. / Bir süredir İngilizce konuşmadım.	haven’t spoken
From a hill, we ___ the entire city. / Bir tepeden tüm şehri görebildik.	could see
On the first day of the year, I ___ a plan, so I could work. / Yılın ilk gününde bir planım yoktu, bu yüzden çalışabildim.	didn’t have
Last week, I ___ my transcript to a translation office. / Geçen hafta transkriptimi bir çeviri ofisine gönderdim.	sent
I need ___ in the top ten percent from my last university. / Son üniversitemden en iyi yüzde onluk dilimde mezun olmam gerekiyor.	to have graduated
I applied to them ____ to Amsterdam. / Amsterdam’a daha yakın olmak için onlara başvurdum.	in order to come closer
Even ____ from the school was challenging. / Okuldan transkript almak bile zordu.	getting a transcript
They ___ my request yet. / Talebime henüz yanıt vermediler.	haven’t answered
If you ___ me your results before, I could have helped you. / Sonuçlarını bana daha önce göndermiş olsaydın, sana yardım edebilirdim.	had sent
The population of refugees ____ these years. / Son yıllarda mülteci nüfusu azaldı.	has decreased
So many refugees ___ there. / Oraya çok sayıda mülteci gidiyor.	go
We have to wait ___ it. / Onu beklemek zorundayız.	for
They have a right to send ___ back. / Bizi geri gönderme hakları var.	us
After ___, ... / Ondan sonra, ...	that
They ___ refugees. / Onlar mülteci değildi.	were not
___ went according to plan. / Hiçbir şey plana göre gitmedi.	Nothing
I'm worried they ___ my job application if I apply now. / Şu an başvurursam başvurumu reddedecekler diye endişeleniyorum.	might reject
___ was actually beneficial for me. / Hasta olmak aslında benim için iyi oldu.	Getting sick
I want to ___ a software tester. / Yazılım test uzmanı olmak istiyorum.	become
I bought a book ___ Dutch. / Flemenkçe öğrenmek için bir kitap aldım.	to learn
I have many ___ in IT who can be my references for job applications. / IT sektöründe çalışan ve bana referans olabilecek birçok arkadaşım var.	friends working
It will ___ again in September. / Eylül ayında tekrar gerçekleşecek.	take place
I ___ myself. / Kendime inanıyorum.	believe in
I practice speaking English ___. / Kendi kendime İngilizce konuşma pratiği yapıyorum.	by myself
I need to speak English with others ___. / Nereye gidersem gideyim başkalarıyla İngilizce konuşmam gerekiyor.	wherever I go
You can go ___, it's not a problem. / İstediğin yere gidebilirsin, sorun değil.	anywhere
I ___. / Bunu unutamıyorum.	can't let it go
I ___ self-confidence. / Özgüven eksikliğim var.	lack
___ we discussed earlier... / Daha önce konuştuğumuz gibi...	As
___, it's raining now. / Beklendiği gibi, şu an yağmur yağıyor.	As expected
I want to ___ a walk. / Yürüyüşe çıkmak istiyorum.	go for
It ___ for me to study on a computer. / Bilgisayarda çalışmak benim için daha kolay olurdu.	would be easier
When she took a break, I could handle the ___. / O mola verdiğinde, yapılacak işleri halledebildim.	things to do
___ so many things to do. / Yapılacak çok şey vardı.	There were
We ___ with each other. / Birbirimizle iyi anlaşıyoruz.	get on well
Mostly, the younger one ___ to the restaurant. / Genellikle daha genç olan restorana geliyor.	comes
Every day last week, I had ___ outside. / Geçen hafta her gün dışarıda yapacak bir şeyim vardı.	something to do
Most of the time, I stay ___. / Çoğu zaman evde kalıyorum.	home
Most of the time, I stay ___. / Çoğu zaman içeride kalıyorum.	indoors
I had so many things to do ___. / Dışarıda yapacak çok işim vardı.	outside
I couldn’t do what I ___. / İstediğimi yapamadım.	wanted
I will not ___. / Bırakmayacağım.	quit
His wife ___ them. / Onları eşi gönderdi.	sent
He couldn’t set up the wardrobe ___. / Gardırobu kendi başına kuramadı.	by himself
When I ___ at home, I might waste my time online. / Evde olduğumda vaktimi internette boşa harcayabilirim.	am
___, I haven’t used that as an exercise tool. / Şimdiye kadar onu bir egzersiz aracı olarak kullanmadım.	So far
___ I have free time, the weather might not be conducive for exercise. / Boş zamanım olsa bile hava egzersiz için uygun olmayabilir.	Even if
I ___ this app before. / Bu uygulamayı daha önce hiç görmedim.	have never seen
If I am outdoors, I might ___ easily. / Dışarıda olursam kolayca hastalanabilirim.	get sick
I prefer staying indoors ____ going outside. _ _ -den ziyade	rather than
The teacher asked the parents “_____” their kids to school. / Öğretmen, velilerden çocuklarını okula göndermemelerini istedi.	not to send
He ____ Amsterdam. / O, Amsterdam’a geldi.	came to
He struggled ___. / Çok mücadele etti.	a lot
He ____ struggle a lot. / Çok mücadele etmek zorunda kaldı.	had to
When we speak to each other, the main idea is always _______. / Birbirimizle konuştuğumuzda ana fikir her zaman neyi başardığımız oluyor.	what we have achieved
____ give us aims, dreams, or maybe some future plans. / Sonuçlar bize hedefler, hayaller veya belki de bazı gelecek planları verir.	Results
If we ____, we lose our motivation. / Harekete geçmezsek motivasyonumuzu kaybederiz.	don’t take action
The ____ belongs to someone else. / Hayalini kurduğumuz hayat bir başkasına ait.	life we aspire for
For example, there is someone in the car and ____ are alone. / Örneğin, arabada biri var ve yalnız.	they
Results ____ hope. / Sonuçlar bize umut verir.	give us
You can drive a car, ____? / Araba sürebiliyorsun, değil mi?	can’t you
Anyone can buy this cheap car, ____? / Herkes bu ucuz arabayı alabilir, değil mi?	can’t they