I don’t have ____who I want to meet. | anyone |
I watch movies if I ___ (denk gelirse) on TV. | come across |
I am ___of a reader. (ben daha çok okuyucuyumdur) | more |
He is ___his lawn. (Çimlerini biçiyor). | mowing |
They are waiting for the bus at the ___ (otobüs durağı). | bus stop |
I ___ to the market. / Markete gittim. | went |
I ___ my friends. / Arkadaşlarımla buluştum. | met |
I ___ my friend. / Arkadaşıma yardım ettim. | helped |
I helped my ___ was moving. / Taşınan arkadaşıma yardım ettim. | friend who |
I don’t ___ easily. / Kolay kolay sıkılmam. | get bored |
I ___ to Bursa twice. / Bursa’ya iki kez gittim. | have been |
I ___ lied. / Hiç yalan söylemedim. | have never |
Our house ___. / Evimiz satılacak. | will be sold |
Our house ___ tomorrow at 2 PM. / Evimiz yarın saat 14.00'te satılacak. | is going to be sold |
Ali ___ for ten minutes. / Ali on dakikadır uyuyor. | has been sleeping |
Ali ___ at 1 PM yesterday. / Ali dün saat 13.00'te uyuyordu. | was sleeping |
Your order ___ yesterday. / Siparişiniz dün hazırlandı. | was prepared |
That’s ____. / Hepsi bu kadar. | all |
I _____ in watching movies. / Film izlemekle ilgilenmiyorum. | am not interested |
I don’t have a lot of time ___ movies. / Film izlemek için çok zamanım yok. | to watch |
I ___ to the cinema since 2020. / 2020'den beri sinemaya gitmedim. | haven’t been |
It is very ___. They are very boring. / Bu çok sıkıcı. Onlar çok sıkıcı. | boring |
I ___ the series called Gassal. / Gassal adında bir dizi duydum. | have heard |
I ___ this series yet. / Bu diziyi henüz izlemedim. | haven’t watched |
I ____ for watching these kinds of movies or series. / Bu tür film veya dizileri izlemeye olan ilgimi kaybettim. | lost my interest |
Old movies were much ___ quality. / Eski filmler çok daha kaliteli idi. | higher |
I have a lot of books ____. / Okuyacak çok kitabım var. | to read |
I bought flowers ___ my mother. / Anneme çiçek aldım. | for |
I need a phone ___ my mother. / Annemi aramak için bir telefona ihtiyacım var. | to call |
I ___ Ankara for ten years. / On yıldır Ankara'ya gitmedim. | haven’t been to |
I haven’t been to the cinema ___ five years. / Beş yıldır sinemaya gitmedim. | for |
It ___ boring. / Sıkıcıydı. | was |
I ___ of this book before. / Bu kitabı daha önce duymuştum. | have heard |
I haven’t read this book ___. / Bu kitabı henüz okumadım. | yet |
I ___ go to the cinema. / Eskiden sinemaya giderdim. | used to |
I ___ after the lesson. / Dersten sonra dışarı çıkabilirim. | might go out |
I ___ drive for two hours yesterday. / Dün iki saat araba kullanmak zorunda kaldım. | had to |
___ in Germany / Almanya’da yaşayan insanlar | People who live |
A ___ in Germany / Almanya’da yaşayan bir kişi | person who lives |
The ____ in Germany are happy. / Almanya’da yaşayan öğrenciler mutlular. | students who live |
The ___ yesterday was delicious. / Dün aldığım baklava çok lezzetliydi. | baklava which I bought |
Today, we ate the ____ yesterday. / Bugün, dün aldığım baklavayı yedik. | baklava which I bought |
Books in the library ___ from the luxurious book store by the teachers. / Kütüphanedeki kitaplar, öğretmenler tarafından lüks bir kitabevinden satın alındı. | were bought |
Books in the ____ a lot were bought from the luxurious book store by the teachers. / Çok sevdiğim kütüphanedeki kitaplar, öğretmenler tarafından lüks bir kitabevinden satın alındı. | library which I like |
Books in the library which I like a lot were bought from the luxurious book store by the ___ responsible for purchase. / Çok sevdiğim kütüphanedeki kitaplar, satın alımdan sorumlu öğretmenler tarafından lüks bir kitabevinden satın alındı. | teachers who are |
I agree ___ you. / Sana katılıyorum. | with |
I ___ breakfast yet. / Henüz kahvaltı yapmadım. | haven’t had |
I ___ his last book yet. / Henüz onun son kitabını okumadım. | haven’t read |
I have a lot of time ___ books. / Kitap okumak için çok vaktim var. | to read |
___ books are happy. / Kitap okuyan insanlar mutludur. | People who read |
In the park, I saw some ___ books. / Parkta kitap okuyan bazı insanlar gördüm. | people who read |
In the park, I saw some ___ books. / Parkta kitap okumakta olan bazı insanlar gördüm. | people who were reading |
My wife wants to live in İstanbul, I ___ to live there. / Eşim İstanbul’da yaşamak istiyor, ben orada yaşamak istemiyorum. | don’t want |
I ___ to live in İstanbul. / İstanbul’da yaşamak istemezdim. | wouldn’t like |
I ___ my friend yesterday. / Dün arkadaşımı arayamadım. | couldn’t call |
Everyone ___ angry. / Herkes sinirli. | is |
When I got up, my wife ___ a book. / Kalktığımda eşim kitap okuyordu. | was reading |
Until I go to Ankara, I ___ this book. / Ankara’ya gidene kadar bu kitabı bitirmem gerekiyor. | need to finish |
After I got in the car, I realized that I ___ fuel. / Arabaya bindikten sonra benzinin bittiğini fark ettim. | ran out of |
After ___ in the car, I realized that I ran out of fuel. / Arabaya bindikten sonra benzinin bittiğini fark ettim. | getting |
After ___ the car, we realized that I ran out of fuel. / Eşim arabaya bindikten sonra benzinin bittiğini fark ettik. | my wife got in |
After my wife got in the car, we realized that we ___ fuel. / Eşim arabaya bindikten sonra benzinin BİTMİŞ OLDUĞUNU fark ettik. | had run out of |
When I came home, my wife ___ dinner for us. / Eve geldiğimde eşim bizim için yemeği çoktan hazırlamıştı. | had already prepared |
If I have time today, I ____ the tap. / Bugün vaktim olursa musluğu tamir edeceğim. | am going to repair |
If I were rich, I ___ shopping in Migros. / Zengin olsaydım Migros’ta alışveriş yapardım. | would do |
I wish I ___ in Germany. / Keşke Almanya’da yaşasaydım. | lived |
I wish I ___ in Germany. / Keşke Almanya’da yaşayabilseydim. | could live |
If I could speak French, I ___ in France. / Fransızca konuşabilseydim Fransa’da yaşardım. | would live |
I have ____ in the city center. / Şehir merkezinde yapmam gereken bir iş var. | something to do |
I am going to ___ the bus to the city center. / Şehir merkezine otobüsle gideceğim. | take |
My bus ride to Ankara takes almost one hour. / Ankara’ya otobüs yolculuğum yaklaşık bir saat sürüyor. | were |
If she studied more, she ___ better grades. / Eğer daha çok çalışsaydı, daha iyi notlar alırdı. | would get |
If they ____ more organized, they would finish their work on time. / Daha düzenli olsalardı, işlerini zamanında bitirirlerdi. | were |
If I were you, I ___ the opportunity. / Senin yerinde olsam, bu fırsatı değerlendirirdim. | would take |
If we had a bigger house, we ___ more friends over. / Daha büyük bir evimiz olsaydı, daha fazla arkadaşımızı davet ederdik. | would invite |
If he were more confident, he ___ in public more often. / Daha özgüvenli olsaydı, daha sık halka konuşma yapardı. | would speak |
If I ___ more free time, I would learn a new language. / Daha fazla boş vaktim olsaydı, yeni bir dil öğrenirdim. | had |
If it were sunny tomorrow, we ___ to the beach. / Yarın hava güneşli olsaydı, plaja giderdik. | would go |
If I ___, I would travel around the world. / Uçabilseydim, dünyayı dolaşırdım. | could fly |
If they had more support, they ___ in their business. / Daha fazla destekleri olsaydı, işlerinde başarılı olurlardı. | would succeed |
I _____ (uğraşmak, ilgilenmek) my car on the holiday. (deal with) | dealt with |
I _____(satın aldım) some reading books. | bought |
I am ___to finish 1984. (bitirmek üzereyim) | about |
____(onların) needs increase. | Their |
One day while I was teaching first ____ (sınıflar), a student sudddenly started to read. | graders |
I was happy because my students were _____to read and write. | able |
At the beginning they cant read or write but after some _____ (zaman, süre) they can. | time |
When I first started teaching I ___angry (kızmak) easily. I figured this is not a solution. | got |
There is no ____(uygun) time for learning. | appropriate |
We have to ____ (dikkate almak) each student’s learning skills. | consider |
there is a _____ (bebek arabası) in front of the tower. | stroller |
I ____ weights. / Kilo vermedim. | haven’t lost |
I study using the applications which you ___ me. / Bana gönderdiğin uygulamaları kullanarak çalışıyorum. | sent |
I study that ___ every day. / Neredeyse her gün bunu çalışıyorum. | almost |
If I have ____, I can study for four or five hours. / Biraz boş zamanım olursa, dört-beş saat çalışabilirim. | some free time |
If I ____ some time, I postpone it. / Zamanım olmazsa, erteliyorum. | don’t have |
I don’t have ___ time. / Çok fazla zamanım yok. | so much |
Voscreen is very good for people ___ a lot of free time. / Voscreen, çok fazla boş zamanı olmayan insanlar için çok iyi. | who don’t have |
I can repeat middle-length ____. / Orta uzunlukta cümleleri tekrar edebiliyorum. | sentences |
I try to repeat ___. / Sesli tekrar etmeye çalışıyorum. | aloud |
They sometimes speak ___. / Bazen hızlı konuşuyorlar. | fast |
I don’t have ___ time. / Çok fazla yeterli zamanım yok. | a lot of enough |
It was ___ most expensive car in the store. / Mağazadaki en pahalı arabaydı. | the |
___ to my office, I am going to talk with my friends. / Ofisime gittikten sonra arkadaşlarımla konuşacağım. | After I go |
I ___ a different car before I bought this one. / Bunu satın almadan önce farklı bir araba sürerdim. | used to drive |
If I were rich, I ___ on a world tour. / Zengin olsaydım, dünya turuna çıkardım. | would go |
If I ___ in Kastamonu, I would be happy. / Kastamonu’da yaşasaydım, mutlu olurdum. | lived |
If I ___ a brother, I would play football with him. / Bir erkek kardeşim olsaydı, onunla futbol oynardım. | had |
I ___ to Kastamonu in my life. / Hayatımda hiç Kastamonu’ya gitmedim. | have never been |
I ___ in order to call my mother. / Annemi aramak için bir telefona ihtiyacım var. | need a phone |
Ali said that ___ an engineer. / Ali, mühendis olduğunu söyledi. | he was |
I ___ a teacher for ten years. / On yıldır öğretmenim. | have been |
I ____ for years. / Yıllardır öğretmenlik yapıyorum. | have been teaching |
Mary ____. / Mary soyuldu. | has been robbed |
My car ___ stolen. / Arabam az önce çalındı. | has just been |
My car ____ tomorrow. / Arabam yarın tamir edilecek. | will be repaired |
My car ___ yesterday. / Arabam dün tamir edildi. | was repaired |
My car ___ now. / Arabam şu anda tamir ediliyor. | is being repaired |
Huawei ___ in China. / Huawei, Çin’de üretiliyor. | is produced |
I did the ____ always do. / Her zaman yaptığım şeyleri yaptım. | things which I |
___ Apple Podcast enough for me? / Apple Podcast benim için yeterli mi? | Is |
There are a lot of ____. / Bilmediğim birçok kelime var. | words that I don’t know |
Everyone would play ___ games in my neighborhood. / Mahallemde herkes bu oyunları oynardı. | these |
We would enjoy ___ games together with my friends. / Arkadaşlarımla birlikte bu oyunlardan keyif alırdık. | these |
But now my activities ___ because I lost interest in those games. / Ama şimdi ilgi alanım değişti çünkü o oyunlara olan ilgimi kaybettim. | have changed |
I ____ some natural activities such as growing plants and feeding pets in my tiny garden. / Küçük bahçemde bitki yetiştirmek ve evcil hayvanları beslemek gibi doğal aktivitelere “de ilgim” var. | am also interested in |
____ these applications, I don’t get bored. / Bu uygulamaları kullanırken sıkılmıyorum. | While using |
I am going to plan it ____. / En kısa sürede planlayacağım. | as soon as possible |
I ___ to the Netherlands. / Hollanda'ya gideceğim. | am going to go |
___. / Duruma bağlı. | It depends |
Those activities ___ and rested. / Bu aktiviteler beni rahatlamış ve dinlenmiş hissettiriyor. | make me feel relaxed |
I can't stay ___ watching TV. / Sürekli televizyon izleyerek kalamam. | continuously |
____, I exercise, take care of plants, and hang out with my friends. / Bunun yerine spor yaparım, bitkilerle ilgilenirim ve arkadaşlarımla vakit geçiririm. | Instead |
___ in my tiny garden, my family members help me. / Küçük bahçemde çalışırken aile üyelerim bana yardım eder. | While I'm working |
While I was watching a movie, I ___. sıkıldım | got bored |
He ___ a new house soon. / Yakında yeni bir eve taşınacak. | is going to move to |
I am going to go ___ Hannover. / Hannover'e gideceğim. | to |
He ___ his house recently. / Yakın zamanda evini değiştirdi. | has changed |
___ house. / Onun evi. | His |
___ wife. / Onun karısı. | His |
He ___ some help. / Biraz yardıma ihtiyacı olabilir. | might need |
Nowadays, ____ a balanced diet and maintain a normal weight for a healthy life. / Günümüzde sağlıklı bir yaşam için dengeli beslenmek ve normal kiloyu korumak önemlidir. | it is important to have |
___ a few ways to keep the body healthy. / Vücudu sağlıklı tutmanın birkaç yolu vardır. | There are |
These types of foods ___ health problems if we eat too much. / Bu tür yiyecekler fazla tüketildiğinde sağlık sorunlarına yol açar. | lead to |
____ contain fatty and harmful ingredients for the human body. / Süpermarketlerde satılan ürünlerin çoğu, insan vücudu için yağlı ve zararlı içerikler içerir. | Most of the products sold in supermarkets |
____ might easily lose their health. / Bu yiyecekleri tüketen insanlar kolayca sağlıklarını kaybedebilirler. | People who eat these foods |
She ___ yet. / Henüz emekli olmadı. | hasn’t retired |
They ___ damage to the human heart. / Bunlar insan kalbine zarar verebilir. | can cause |
Because of this, everyone ___ unhealthy foods and instead buy healthy and natural products. / Bu yüzden herkes sağlıksız gıdalardan kaçınmalı ve bunun yerine sağlıklı ve doğal ürünler satın almalıdır. | should avoid |
Also, ___ natural foods, we can benefit our family budget. / Ayrıca doğal gıdalar satın alarak aile bütçemize katkıda bulunabiliriz. | by buying |
If she retires, ___ is going to decrease a lot. / Emekli olursa maaşı çok düşecek. | her salary |
He ___ to living in that country. / O ülkede yaşamaya alıştı. | has gotten used |
He ____ there for four years now. / Dört yıldır orada yaşıyor. | has been living |
He lives with his friend, but ___, he is going to live alone. / Arkadaşıyla yaşıyor ama artık yalnız yaşayacak. | from now on |
He ___ university after a while. / Bir süre sonra üniversiteyi bıraktı. | quit |
____ university, he didn’t know any German. / Üniversiteye başlamadan önce hiç Almanca bilmiyordu. | Before he started |
I am a ___. / Ben bir araştırmacıyım. | researcher |
They ___ their students German very well. / Öğrencilerine Almancayı çok iyi öğretiyorlar. | teach |
Studying at this university is ___. / Bu üniversitede okumak avantajlıdır. | advantageous |
It is advantageous for ___. / Onlar için avantajlıdır. | them |
He went to Germany ___. / Dört yıl önce Almanya'ya gitti. | four years ago |
I ___ downtown yesterday. / Dün şehir merkezine gitmedim. | didn’t go |
I ___ with my friends on the phone yesterday. / Dün arkadaşlarımla telefonda konuştum. | talked |
My son has gotten used to ___ in Europe. / Oğlum Avrupa'da yaşamaya alıştı. | living |
I ___ breakfast yet. / Henüz kahvaltı yapmadım. | haven’t eaten |
I ___ dinner yet. / Henüz akşam yemeği yemedim. | haven’t had |
I ___ this book. / Bu kitabı okudum. | have read |
I ___ this book last year. / Bu kitabı geçen yıl okudum. | read |
I ____ this book yet. / Bu kitabı henüz okumadım. | haven’t read |
I ___ to Antalya. / Antalya'ya hiç gitmedim. | have never been |
When I ___ Ankara, I saw Anıtkabir. / Ankara'dayken Anıtkabir'i gördüm. | was in |
I ___ English for ten minutes. / On dakikadır İngilizce konuşuyorum. | have been speaking |
I have a lot of ___ in Germany. / Almanya'da yaşayan birçok arkadaşım var. | friends who live |
I saw some ___. / Hoşlanmadığım bazı şeyler gördüm. | things that I didn’t like |
I _____ English on the Memory page. / Memory sayfasında İngilizce çalışmaya devam ediyorum. | continue studying |
He ___ to Turkey last Friday. / Geçen Cuma Türkiye’ye geldi. | came |
____ his new term, he wanted to visit us. / Yeni dönemine başlamadan önce bizi ziyaret etmek istedi. | Before starting |
He ____ to Hannover. / Hannover’e geri dönecek. | is going to return |
____, he misses Turkey. / Elbette, Türkiye’yi özlüyor. | Indeed |
____ Turkey, he has to study there. / Türkiye’yi özlese de orada okumak zorunda. | Although he misses |
He wants to improve his skills ____. / Becerilerini daha da geliştirmek istiyor. | even more |
He ____ social interaction in Germany. / Almanya’da insan etkileşimini sevmiyor. | doesn’t like |
He enjoys the working ____ there. / Oradaki çalışma ortamından keyif alıyor. | environment |
____, he has many friends to talk to. / Neyse ki konuşacak birçok arkadaşı var. | Thankfully |
He can speak German very ___. / Almanca’yı çok iyi konuşabiliyor. | well |
He can find Turkish food only ___ some Turkish markets. / Türk yemeklerini sadece bazı Türk marketlerinde bulabiliyor. | in |
He can’t easily find ____ he wants there. / Orada ne isterse kolayca bulamıyor. | whatever |
He says he has gotten ____ of preparing meals every day. / Her gün yemek hazırlamaktan sıkıldığını söylüyor. | bored |
I ____ a book last week, but when I was a child, I used to read a lot. / Geçen hafta kitap okumadım ama çocukken çok kitap okurdum. | didn’t read |
____ from high school, … / Liseyi bitirdikten sonra, … | After I graduated |
I learned _____ meals when I worked at the restaurant. / Restoranda çalışırken nasıl yemek hazırlanacağını öğrendim. | how to prepare |
I worked there ____ many years. / Orada uzun yıllar çalıştım. | for |
Sometimes, we ____ to Diyarbakır. / Bazen Diyarbakır’a giderdik. | went |
People don’t know ____ delicious meals in restaurants in Ankara. / Ankara’daki restoranlarda insanlar lezzetli yemek yapmayı bilmiyor. | how to cook |
I believe I can cook meals ____ than them. / Onlardan çok daha iyi yemek yapabileceğime inanıyorum. | much better |
I stayed in the southeastern region of Turkey ____. / Türkiye’nin güneydoğu bölgesinde on yıl kaldım. | for ten years |
I had a lot of ____ in Antep in those times. / O zamanlar Antep’te yaşayan birçok arkadaşım vardı. | friends who lived |