İsa's Vocabulary
🇹🇷 » 🇬🇧
Learn English From Turkish
Learn English From Turkish
Practice Known Questions
Stay up to date with your due questions
Complete 5 questions to enable practice
Exams
Exam: Test your skills
Test your skills in exam mode
Learn New Questions
Manual Mode [BETA]
The course owner has not enabled manual mode
Other available modes
Learn with flashcards
İsa's Vocabulary - Leaderboard
You may also like
You may also like:
İsa's Vocabulary - Details
Levels:
Questions:
657 questions
🇹🇷 | 🇬🇧 |
Kelime tanımı | Word definition |
Bir işletmeyi çalıştırmak | To run a business |
Bir hastanede cerrah | Surgeon in a hospital |
Bir gün izin almak | To take one day off |
Meslektaşım, iş arkadaşı | Colleague, co-worker |
Bu harika bir şey! | That's awesome! |
Faydalı bağlantılar | Useful Links |
Senin neyin var? | What's wrong with you? |
Birini tanıtmak | To introduce somebody |
Dün | Yesterday |
Yarın | Tomorrow |
Sağlık ocağı | Health centre |
Revir | Infirmary |
Sevdiğim araba | The car I like |
Aşı | Vaccination |
Aşı olmak | To get vaccinated |
Aşı olmak istiyorum | I want to get vaccinated |
Zemin kat | Ground floor |
Iki katlı bina | Two-storey building |
Çok uzun bir süre boyunca | For a very long time |
Ortalama | On average |
Yazdığım kelimeler | Words I wrote |
Haydi! | Come on! |
Hastanede kalmak | To stay at a hospital |
Allah tüm iyi hastalara yardım eylesin. | May God help all the good patients. |
Boşlukları doldurmak | To fill in the gaps |
Bir şeyi tanımlamak | To identify something |
Anladın mı? | Did you get it? |
Anladım. | I got it. |
Her zaman | Always |
Genel olarak | Usually |
Ayrıca | Also |
Bir yemek odası olarak | As a dining room |
Aynı zamanda. | , as well. |
Raf - raflar | Shelf - shelves |
Bir şeyi bir yerde tutmak | To keep something in somewhere |
Bir söz tutmak | To keep a promise |
Uzay, boşluk | Space |
Parlak bir ayna | A shiny mirror |
Allah duanızdan razı olsun. - Allah kabul etsin. | May God be pleased with your prayer. |
Afiyet olsun. | Enjoy your meal. |
Bonne petit! - afiyet olsun | Bonne Petit! |
Işinde bol şans - kolay gelsin. | Good luck with your job |
Güvenli sür! - Hayırlı yolculuklar. | Drive safe! |
İngilizce programım | My English schedule |
Katkıda bulunmak | To contribute |
Fırsat | Opportunity |
Burs | Scholarship |
Sorunlarla yüzleşmek | Face problems |
Izin verme | Don't let hem |
Zor video | Difficult video |
Gözlük düzeltmek | To fix glasses |
Kirli burun | Dirty nose |
Olmak | To BE |
Yapmak | To DO |
Zayıf bağlantı | Weak connection |
Şimdilik | For the time being |
Yedi yıl önce | Seven years ago |
Bir şey hakkında konuşmak | To talk about something |
Akıcı bir şekilde konuşmak | To talk fluently |
Kırmızı bir lale | A red tulip |
Bir pasta yemek | To eat a cake |
Biraz makarna yemek | To eat some pasta |
Başı dertte | In trouble |
Hala evde | Still at home |
Mangal yapmak | To have a barbecue |
Et ızgara yapmak | To grill meat |
Tavuk eti kaynatmak | To boil chicken meat |
Cips yağda kızartmak | To fry chips |
Fırında tavuk kızartmak | To roast chicken |
Basit bir kaza | A simple accident |
Ciddi bir kaza | A serious accident |
Gizli buz | Secret ice |
Yolun kenarı | The edge of the road |
Işe gidip gelmek | To commute work |
Bir saat | An hour |
Bir dersi gözden geçirmek | To review a lesson |
Anladığın kadarıyla | As much as you understand |
Bir şirkette yönetici, müdür | Aw manager at a company |
Müşterilere hizmet etmek | To serve customers |
Da, de, ayrıca- | , too. |
Kızıl saç | Ginger hair |
Düz saç | Straight hair |
Rüzgarlı hava | Windy weather |
Hava bulutlu. | It is cloudy. |
Yüksek ateş | High fever |
Ağrı | Ache |
Mide ağrısı, karın ağrıcı | Stomach ache |
Sırt ağrısı | Back pain |
Bir şeyden sorumlu olmak | To be responsible from something |
Pandemi yüzünden | Due to the Pandemic |
Zayiat, ölü | Casualty |
Çok da umurumda değil. | I don't care too much. |
Birine ait olmak | To belong to somebody |
Trafik kurallarına uymak | To obey traffic rules |
Klimayı açmak | To turn on air conditioner |
Isıtıcıyı kapatmak | To turn off the heater |